30 Ekim 2017

ekim'ler.


Her seferinde büyüyorum. Her yolun başında. Her arkada bırakışımda. Yaş almaktan başka türlü. Kalıcı izlerle, hafızamda yerler aça aça, kalbimin tozunu ala ala.

Şimdi daha cesurum, belki şu otuz yaşımda kuracağım, kurmayı düşlediğim cümlelere yaklaşmaktan, belki unuttuklarımı hatırlayıp, aynada eski bir tanıdığı görmenin heyecanından. 

Belki emin cümlelerin arkasında, nasıl da şüphesiz duruşumdan. Kalmaya mecalsizliğime inat, gitmeye güç buluşumdan. 

Bir barış imzalıyorum kendimle, omuzlarımdaki kanatları çıkarıp kaldırıyorum, dünün renkli yünleri arasına. 

Tüm düşüp kanayışlarım için dizlerimi ve günleri kendi kendime üfleyeceğim bir yolun sorumsuzluğunda, sadece kendime ait olmanın tuhaf rahatlığıyla...

Yol da, yolda olmak da çok güzel, hep. Başına çarpan sümbül kokularıyla da, geceni gündüzünü kanatan perişanlıklarıyla da. Hayatla iç içe geçtiği için, yoldaki her şey güzel. 

Yoldaki her şey, ilerledikçe -di'li geçmiş zaman. Yolun doğasından.

Eşlik etmek, zaman eklerini paylaşmak benzersiz. Ama bazı yollar kendine evriliyor. Ve her ömür nihayetinde hep, en çok kendine ihtiyaç duyuyor. 

Şimdi bütün yolların ve zamanların ve hatıra kazınacak olanların şahitliğinde; gidiyorum, akıyorum;

sular bekler..;

bozkırlar, gök yüzleri, yeşerik nehirler, mavisiyah aralıklı  geceler, içine dönük sonbaharlar, kapısı açık yuvalar, kilitli şarkılar, 

hoşça-kal'lar...

2 yorum:

  1. Adsız10:05 ÖS

    Yol da onda olmak da güzel gerçekten. Buradaki "iç mevsim"de olan belki ama, herkesin olan da öyle bana göre... Mahallede yolu bilerek uzatıp yürümek öyle güzel olur ki bazen... Mahalleden mi yolun kendisinden mi bilemedim ama...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem mahalleli hem de yerleşik göçebe olma halinden belki... Sokak taşlarının her birine sarılacak kadar oralı, her an yola düşecek gibi ayrıksı.
      Hepsi güzel birbirinden, birbiriyle...

      Sil