10 Ekim 2017
..değişmeyi ve nehirleri*
Biraz zamanla, biraz hayatla, biraz var olanlarla yan yana durma, dururken etrafımızı çevreleyen sessizlikle barışık olma vakti belki.
Yürüdüğüm yolların tozunu silkinip, buharlı sıcak bir duş sonrasında sabitlemek mevsimi.
Kestaneye, tarçına, balkabağının kavuniçiliğine iltifat edip, genzi yakan baharatları günlere saçmak...
Meçhul bir hayalin belirli belirsiz duyulan ayak sesine takılıp, acaba'larla çok da yormamak ağrıyan omuzları..
Belki'ler tükenmedikçe, bitmiyor bir şey. Bir şey bitmedikçe, umuda da silip götürmüyor.
Farklı yerlerde, uzak uyanışlarla kurduğumuz benzer günler kendini yürüyor. Aynı ya da farklı zamanlara doğru.
Bir buluşma düşlüyorum. Mevsimlerin birbirinin içinde eridiği, kirpiklerimizin gölgesini bile duyumsayabildiğimiz, yazlarında derimizin balıklardan ayrılmamacasına; yakamoz renklerinde pullaştığı, ayın güneşle öpüşüp narenciye kokuları akıttığı, sedirlerde uyuyakalan yalınayak bir saatsizlik. Rüzgârı, ömürde çamurlu teker izleri değil de iyot ve çimen kokusu bırakan...
Bir yer var, biliyorum...
Belki de sadece o an için, şimdi kendine dönme, biraz soruları sorguları rölantiye alıp, yaprak çıtırtılarını kucak kucak toplayıp, mutfak pencerelerini çay kokulu buharlarla kaplamak daha iyi..
Belki..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Kestaneye, tarçına, balkabağının kavuniçiliğine iltifat etmek…" Ne kadar başka, içinde kocaman bir mutluluk barındıran, okuyunca tebessüm ettiren bir cümle…
YanıtlaSilBelki'lerin ve acaba'ların olmadığı, bildiğiniz o "yer"de olmak, hep olmak, ne güzel olurdu...
Mevsimde, anda, kendinde kalarak...
SilTebessümlerle direnerek yarına..
Mutluluğunuz çok olsun.
Kendisi de mutlu eden bir mutlu olun temennisi... Teşekkürler... Sizin de, hem de her "mevsim"de...
SilHer mevsim başlı başına kendi mutluluğunu taşıyor, iyi ki...
SilTeşekkür ederim..