15 Mayıs 2018

orada bir film başlar*

  
Birkaç zaman oldu. Beş ay mı. Kaç ay. Beş aylık zaman dilimlerinde hayatın müşterekliği üzerine bir şeyler biriktirdim. İçimde, yanımda, yöremde, dünümde ve günümde.  Eminim başkaları da başka yerlerde biriktirmişlerdir ve kendilerince büyümüş, kimbilir belki de yaşlanmışlardır.

Büyük laflar karşısında herkesin alışık olduğu bir korkaklığım var. Yalan yok; gelip geçmeyecek şeylere adım atmakta ne kadar korkaksam, bir o kadar da gelip geçmeyecek şeylerin içine yerleşmek ustasıyım. O yüzden zor kendimle ateşkesim.

Neyse. Birkaç zaman oldu. Sanırım beş ay. Mevsim değişti. Bazı birbirine çıkan yolları trafiğe kapattılar, bazısı kendiliğinden açıldı; doğal afetlerle. 
Olmaması gereken şeyler de oldu. Esmemesi gereken rüzgârlar da esti. Gerekeni kim seçti bilmiyorum. Sadece biriktirdiğimi biliyorum. Taşıdığımı ve taşırdığımı. Doğru ve yanlışın tanımı benim işim değil. Kimsenin değil. Sadece "olmasaydı böyle" denilen şeylerin kanırtılmasından yana duramıyorum. Elimde olsa adresimi değiştirirdim. Kaçmak alkışlanacak hareket değil, ama kalmanın da pek takdiri teşekkürü var mı emin değilim. O yüzden, kendimi bıraktım.

Ve gelen geldi. 
Bazı zamanlar da, bizim yapmadığımız şeyleri yapanlar vardı. Orada da, burada da.. O yüzden bıraktım. Yola çıkardım biriktirerek ördüğüm nabzımı. Ve temizlemesine izin verdim yaramı, kendi açmadığı. Sırf beni iyileştirmek, ona iyi geliyor diye.

Çiçeklerimi suladım.

Bazı şeyleri unutmadım. Unutmanın mümkününü bulamadım ama yeni sözcükler kullandım cümle içlerinde, yeni hikâyeler yazabilmek ve öğrendiklerimi iyice bellemek için. Gözlerim yaşsız kaldı, kuru toprağa düşen yağmuru aramaya çıktım. Çevirdim yönümü, üzerimde taşıdığım maviye.

Bazı dünleri saramadım. Sarmanın mümkününü bulamadım ama yeni bir güneş edindim. Her gün doğacağından emin olduğum. Yarışmayan bir aydınlık. Serildim dalga dalga altına, balıklarımı güldürdüm. Bu neşeden hoşlanır oldum.

Hayatın müşterekliğini ısıttım, onun iki avuçla ve insanların aralarındaki boşluğu dolduran kuş cıvıltılarını bağlaya bağlaya kurulduğunu gördüm. Yaşamanın böyle içime yerleştiğini de.

"Böyle olmaması gerekiyordu biliyordum ama oldu. Artık herkes kendi yollarına çiçekler eksin ya da öylesine çekip gitsin."

4 Mayıs 2018

5 mayıs ya da "gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan"



Bir hayatı kucaklamak, onun kanattığı dizleri öpmek, birbirine şimşekler gibi çarpıştırdığı iç dertleri sarıp sarmalamak, soğuğuna sarılmak, sıcağına üflemek ve tüm bunları minnetle yapmak. Neden aramadan ve neden aramaksızın minnet duyarak. Varlığa güzelleme. 

İnsanı en çok güzelleştiren şey; şüphesiz ki sevmek eylemi. Bir şeyi, bir insanı, bir parçayı, müziği, rengi, kokuyu. 
Sevmek ve onun kapsadığı şeyler; korumak, sakınmak, yakışacağı şeyleri, yerleri bulmak, hayatın içinde, onun yüzünü, huyunu, doğasını gülümsetecek şeyleri aramak, lezzetine varacağı doyumluk salkımları hevenk hevenk toplamak, başını güneşe dönmesi için yerini hazırlamak, tüm koşulları onun duyacağı kokuların güzelliğine göre düzenlemek. 
Yormadan, yorulmadan.

İçinde taşımışsın, sonra da doğurmuşsun gibi. 
Öpmeden doğurmamışım gibi*...

İçimden taşan ne varsa; sevgilerde.
Sokağımda, uyanışımda, aldığım yolda, yolun bozkırında, geride bıraktığımda, suyun bağrında, gökyüzüne yerleşik öpücük renginde, öpüşümde, anneannemin ellerinde, çayırda çimende, okul sıralarında, akşam biralarında, kurdelelediğim çarpıntılarda, defter aralarında, kurutulmuş yapraklarda, 
mayısta.

Ağaçların, üzerlerinden bir mevsimi devşirme zamanı geldi. 
Sokak kedileri aylak. Komşular pencerede. Bakkal, soğuk dolaplarını çalıştırdı. 
Ortalığa meyve kokusu saçıldı, megafonlardan can eriğine şiirler okunuyor. 
Çocuklar okuldan çıkıyorlar terli, sıra kokusu sinmiş formalarıyla. 

Her an dağılacak gibi zaman.
Pişmaniye gibi tel tel ayrışan bulutlar, birbirleriyle kayısıdan çileğe uzanarak buluşup, öpe öpe  gevşetecekler gibi altlarında akan sıkı dünya resmini.

İlkyaz kapıda. 

Zaman, avuçlarımızın içinde nabzımızca biçimleniyor sanki; uzuyor, esniyor, toplanıyor. 
Zaman, toprağın hovardalığına hazır.
Son tomurcuklar da çatladı çatlayacak.
Önüm arkam sağım solum papatya.

Yarın hıdrellez.

Ve ben, 
seninle 
baharı, 
hayatı 
kutlamaya geliyorum.