7 Temmuz 2015

ki...


Bir var bir yok bir şey içinde tepiniyoruz. Sürekli olarak birilerini, bir şeyleri ikna etmeye çalışa çalışa, birilerinin istediğini yapmaya uğraşa uğraşa, kendimizi kanıtlamak uğruna bitap düşüyoruz. Bitap düşmek neyse, çok sahici ölüyoruz. Ölümün olduğu yeri dolduran "sınırlı" sessizlik bile değiştirmiyor ne bencilin bencilliğini ne de feda edecek bir şeyi kalmayanın fedakârlığını. Karşılıklı bir ömür oyma harekâtı, kendi işlediğin cinayetin kanı eline yüzüne, kalbine bulaşmadan durulmuyor. Ama hayat geçiyor. Ve elinde bir tane olan şeyin yitmesi... Telafisizce gitmesi. Bak bu çaresizlik. Yeniden doğuramadığın ömrü çarçur etme cesaretini kim veriyor bilmiyorum ama başroldeysen ödül almak üzere oynarsın. En büyük ücreti sen alacakmışsın gibi performans sergilersin. Yaşamak tembeliyiz. Hepimiz öyleyiz. Umursamadığımız şeyleri yan yana getirince insan insan ömür ediyor. Kendi savaşımızda hep katiliz. Ölen de öldüren de aynı kafa kâğıdına toplanıyor.

İnsanın en çok kendine acıması yok. Yoksa sahip çıkar. En çok kalbine. Böyle işleye işleye üzmez onu. Kendinden sonra da en çok en yakınlarına acıması yok. Sevdikçe öldüren bir canlı olabilir mi? Olmasın. İnandırıcı olmuyor çünkü. İnanmadığın bir şeyi savunmak da gelmiyor içinden, bünyende yalan haz ve bağışıklığı yoksa.

Hayat çok..; "bir var bir yok". Peşine "olmak" eylemi katmak için bir neden de aramıyor. o böyle kuralsız kaidesiz başlayıp biterken, zarardan ziyandan öteye niye geçemiyoruz? Vasat bir ortalamadan bir adım dahi olsa atabilmek bu kadar imkânsız olmasa gerek. Salt varlığımızla, kendi sesimiz sözümüzle ayakta durmayı başarmak en temel şey olmalıyken, bunu başarabilen "nadiri" alkışlar bu hal.. Acınası geliyor. Kendin olmayı başaramadığın yerde, sahip olduklarını nasıl baş tacı yapıp arkalarında duracaksın?

Nefesine inanmıyorlarken, sen kendin inanmıyorken...

Hayat geçiyor.
Hayat bitiyor.

Beklediğin; bir meçhul tarih için beklediğin ne varsa o meçhul ömre tokat olsun.

Yapamadığın, kıpırdayamadığın bütün korkaklıkların her gün aynada anıt gibi dursun.

Dursun ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder