19 Nisan 2013

gece yarısı..*


Çok soğuk. 
Bu kışın aklı, gönlü beyazda kaldı diye belki..
Yüksek tavanlara uzanan pencerelerin kanatlarını ardına kadar açıp da, rakı sofraları kurduğumuz tarihler şimdi doğalgazla ısınma çabasında.
Isınmıyor insan çoğu zaman.
Yüzük parmaklarımdan halkaları düşürtüyor bu ayazlar, bileklerimden kaydırıyor bilezikleri.
Ne zaman üşüsem, üzerimden akıp gidiyor taktığım şeyler.
Oysa ben her sevişmeye bir teki çarşafa sıkışıp, ötekisi kadının kulağında kalan bir çift küpe yakıştırıyorum hâlâ. Sıcağa, çok sıcağa.
Takılı kalabilen, akıp gidebilen, akıp da kalabilen..
Film olsun diye değil, aynanın karşısında seçilip de takılmış boncuklar, camlar, taşlar anıya dönüşür temennisindeki ısrarımdan.. Teki bir anıda kalmış küpeyi saklamayan adamların, kulağındaki eşini çıkarıp da kutulayan kadınlarından olmaktan belki..
Sahi filmde de, kadın bir çift küpe istiyordu değil mi? 
Güzel kadın, nehir kadınlarından, günlük tutan kadınlardan..
İlk yaz kadını derdim soracak olsan, uçuk sarıyı yakıştırırdım, hafif yeşile çalan. Hazzın kıyısına vardıran ekşilikte tadı. Limonsu, ama daha uçuşkan..
Güzel filmler geçti sessizliklerden.
Güzel şarkılar.
Güzel dizeler.
Güzel akşamlar.
Güzel çarşambalar.
Güzel mektuplar.
Küpeler değil.
Zemheri zamanlardandır belki..
Kesin öyledir..

1 yorum: