14 Ekim 2011

Ekimi.

içindeki sessiz parlaklık
elini kestiğin bir yerlerden görünür
sözgelimi bir tırnak kenarında
kalbini anlatırken kalbinde
bir şiiri okurken şiirden sızan kanda

öyle ki
gözlerin maviyse de pembeyle bakarsın bana
kalır aklımda

çünkü o
ekim günleriyle aralıksız boyanan

bir ırmağın durgun sesidir
iyi ya, ekimdir işte, kasıma ne kalmıştır şurada
yani bir çay ocağının başında

bir adam şekerlere çocukluğunu sevdirir.


nereden nereye

dün akşam evinin önünden geçtim
nedense uğramadım sana

sanki dünyaları kapsayan bir uğultu
azala azala
yol boyunca yapraklarda oluştu

boğaziçi iskelelerinden birinde

sarı bir elmayı dişledi bir iskele memuru

iyi biliyorum günlerden perşembeydi ve akşam
o kadar da akşam değildi
hafifçe yanmış bir simit yenebilirdi
okumayı bilsem köşedeki eski çeşmenin
saçları örgülü çeşmenin
alnı armalı çeşmenin

yazıları rahatça
okunabilirdi.


göksu deresinin orada

köhne ahşap bir bina

üstünde bir yazı: brasserie
sanırım işgal zamanlarından kalma

kıyıya çekmiş motorunu ahmet abi

şimdilerde dikiş dikiyor gecekondusunda

nicedir gördüğüm de yok

yüzyıllardır geçmiş sanki aradan
gerçekte zaman da ne ki

o olmasaydı, onlar olmasaydı
gelecekte insan gibi yaşamanın onuru
elbette gecikirdi
yeri gelmişken saygıyla, içten

merhaba ahmet abi.

saat yirmi on beş'de bir vapur var köprü'ye

çay ocağının karşısında oturacağım
demli çay, mavi gözlerin
gözlerin neden mavi
aklıma geldi birden

istanbul'da doğup büyüyen
herkes

masmavi düşünür kendini bir mozayık gibi
mavi bir dünyadan gelir en önce

mavilerle yaşlanır

koyu mavi bir toprakla örtülür üstü

geçelim

daha pek düşünmek istemiyorum ölümü
yeter ki eksilmesin öfkem

yeter ki aklım gücüm yerinde

ve sonuna kadar direnmede


adımı unutup

bir kaya gibi sert ve görkemli kalmayı bileyim
elbette umutsuzluğa düşerim bazan

elbette umutluyum her zaman

neden yazılır bir şiir

çünkü nasıl aşılabilir başkaca

insanın karmaşıklığı.

evet

dün akşam evinin önünden geçtim
içim hem kimsesizdi hem kalabalık
bu demektir ki sevgisiz düşünemiyorum sevdayı
bana söz ver yarın akşam

göze al her şeyi yeni baştan konuşmayı.

Edip Cansever


*fotoğraf: Charles Cushman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder