11 Haziran 2010

"... , birilerinin hayalinde yaşamak demektir."


Çok zaman oldu bir şeyler izlemeyeli. Film izlemek de unutmaya çalıştığım şeylerden biri, kazıdığın diğer tüm güzel olan şeyler gibi.

Ben her film izleyişimde, kalbimin bir yarısını dağınık çarşaflara bırakırım. Ben her sevdiğim filmi, onu en az benim kadar seveceğine inandıklarımla izlemek isterim. Hatırladığım sahnelerin renklerini, o aklında tutsun diye beklerim.
Sessizliğin hakim olduğu filmler daha çok yakışır düşünü kurmak istediğim biz' den ibaret günlere, gecelere, mevsimlere.. Ve ben hep o filmler sonrasında Fransızca şarkılar dinlemek isterim.
Bilmiyorum, sever misin. Seni tanımıyorum, sevdiğin öykülerin sonları sana mı bırakılıyor, yazar kendi sonlarından taviz vermiyor mu, bilmiyorum.
Hangi kelimeleri her gün duymak istersin ve filmleri kiminle izlemeyi seversin.., bilmiyorum.

Tek başına gittiğin sinema salonları sende de kanadı kırık, göçemeyen kuş hissi bırakır mı...
Gittiğim şehirlerde sevdiğim salonlar var, ve gitmediğim yüzlerce şehir..

Bugün bir film izledim, en mutlu olduğum yerde, kulağımda tanımadığım ellerin piyano tuşlarına vuruşuyla..

Ne güzel kentler, nasıl biz'liği çağıran sokaklar var düşlerin imgelerinde.
Mevsimlere sinen sessizliği sana adadım, o sokakları, bir gün beraber en sevdiğimiz yerde izleyip, bavulsuz ve biletsiz gideriz belki..

Severdin biliyorum. Seni tanımasam da hissediyorum.. Sen, asmaları seven çocuk.

Bugün bir film izledim, tenimden göç mevsimi geçti.

Seni tanımıyorum.

John Malkovich seviyor olmalısın, ve belki Fransız şarkılarını da...

Bir gün şarabî bir mevsimde, en sevdiğimiz yerde, yanmış tren biletleriyle, söz ver...

*sokak: Ferrara


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder