12 Eylül 2009

gül(üş)üm gül...*


Zordur durmak bazen uçurum kenarı, kağıt kesiği... Gülmek tek kayda değer soru, gerisi gülünesi bir sorgu... Çabalıyorum güzelim, tutunmaya yağmur davetlerine, toprağın şehvetli yediveren çağrısına, perdelerimi dans ettiren imbata... Bir öğle vakti başını koyup, kokunu sindirdiğin yastık izine... Kalemler tükeniyor yazmalarında sevdanın.. Yolunu gözlüyorum gökkuşağı yansımalarının, ay taşı küpelerime... Doğacak yeniden bir kasım sabahı... O zaman sarı tebessümler takınıp alevlendireceğim, kızıl şarabını.. Bazı mevsimlerin uykusu ne uzun, şu kelimesiz kalem sesleri... Durakların bekleyişlerine, bir peçeteye yazıp avuçlarına sıkıştırdıkları telefon numaralarıyla cevap veren otobüslerin şuh uğrayışları, eski bir şarkının en huzurlu notasından sığıntı... Aşk şimdi, gri ışıltılarından dökülen; gülümseme, arifesinde isminin... Avuçlarında dalgalanan sularımdan taşıyorum. Yağmura karışıyorum, gözlerimden sana akıyorum... Seni bekliyorum güzelim, seni bekliyorum... Kadehimden ve dudağımdan 'kırmızın' döküle döküle...

2 yorum:

  1. merhaba,
    blogundan başka bir bloga bırakmış olduğun yorum sayesinde haberim oldu.
    Okuduğum kadarıyla üslubun ve yaklaşımın gerçekten büyüleyici. Bu kadar özel ve metaforlarla dolu yazılarla karşılaşmak inanılmaz güzel oldu. Muhakkak blogunu tamamiyle okuyacağım ve tekrardan bir şeyler yazacağım. İyi akşamlar..

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle teşekkür ederim, üslup ve yaklaşım konusu, metaforlarla ilgili düşüncelerinizden onur duydum. Ancak, tahminimce başka bir bloga bırakmış olduğum yorumdan kastettiğiniz metin, bana ait değil, tırnak içerisinde yazdığım her şey başka yazarlara, sanatçılara ve dostlara aittir. O yüzden teşekkürler, onlara gelsin. Kişisel blogumda yer alan ve bana ait metinlere olan ilginiz için de teşekkür ederim, edebi anlamdaki pozitif ve negatif her türlü değerlendirmenizi takip edeceğim. İyi akşamlar.

    YanıtlaSil