20 Kasım 2018
uçurumlardan'
Bile isteye yürüyorum.
Tehlikenin beynimde yarattığı uyuşukluk tüm gövdeme yayılıyor.
Varacağım yeri, bastığım kara parçasının bir "an" uğruna ayaklarımın altında un ufak olacağını ve çok kan kaybı yaşanacağını bile bile..
Uyanıyor ve dişlerini geçiriyor gece. Her şey nasıl toplanıp toplanıp darmadağın olmaya meyilli meskenimde.
Acıtmayı mı doğası biliyor, vahşiliği mi, bencilliği mi, gizlenmeyi mi. Evcilleşmenin bunaltısı mı içimde köklenen.
Belki de rahat eden yanımın ihtiyacı bir uysallık seremonisi değildir.
Belki de öyledir.
Yabanıl bir ormanın ısırganlarıyla tutup çekiyorum kendime. Ne yoksa.
Hatırladığım çıplak serinlikler, metal kilit sesleri, piyano kenarları, döşemeler, yüksek tavanlar, rutubetler, bilinç yitimleri, ten uyanışları, sızıntılar, arzunun temize çekme gücü, duyular arası keskin temaslar. Yağmur, rüzgâr.
Odaların giyindiği ışıklar, loşluklar. Loşluklarımız. Karanlık yanlarımız. Ve orada büyüttüğümüz dikenler.
Bazen, ne yaparsan yap,
kaybedeceğini bile bile.
Bile isteye,
yaka yaka,
yanmaya...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
offff offfff diyorum ne güzel satırlar bunlar... Yüreğinize sağlık
YanıtlaSilÇok teşekkürler, çok çok sevgiler...
Sil