21 Eylül 2016

o sensin*


İnandığım gökyüzü parçaları,
kâğıtlara dağılan suluboya izleri,
leblebi karası, 
kuşların kanat kanat kış hazırlığı,
göçün yerleşik olduğu bazı bakışlar,
yüklemsiz cümleler,
ismini hatırlamadığım, yağmur kokulu şarkılar,
konuşamadığım dillerin gizemli dudakları,
dahi çöp saatleri kimi semtlerin,
ve mahallelerdeki okul isimleri,
evraksız pulsuz umursamazlığı günlerin,
gün doğumlarının kavuniçi sesi, mavi tadı,
kahve acısı, bira acısı, kalp acısı
damağına yapışık tütün rahiyası,
kesip saklanmış sararıklığı gazete parçalarının
ve kitap arası soyunan rengi çiçeklerin.
Yazı bir yılın, güzü, kışı ve dağınık baharı,
uçuşan perdeler akşam üstlerinde,
demli yapraklar, demli sofralar, demli dostlar.
İnandığım büyülü inanışlar ve
sıkı skıya kurallı inançsızlıklar
tarçın kabukları, karanfilli ateşler, yün kazaklar,
gözleri kapayan kar, kötü olan ne varsa kaplayan kar, bir günah çıkarma töreni; kar.
Yarası beresi bile dudağa kıvrım dolayan zamansız anlar,
biriken, biriktirilen susuşlar,
birbirinden habersiz ezbere alınan şiirler,
şiirler,
şiirler,
şiirler.
İnandığım. Bağlandığım. İçine yerleştiğim.
Bir ömrü, için teyellediğim,
dizeler, dizeler,

dize..*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder