16 Mart 2015

doku-n; an..


Nefes alan bir şey. Daha önce duyumsamadığım, şiirle çarpan bir şey. Peşinden sümbülle nergis kokusunu koşturan bir şey. Şiirin nefes olduğu yerden doğan bir şey. Bilmediğim; başka türlü bir şey.

Geceye düşüyor bu. 
Göğüs kafesimde sıkışan bir bulut, ansızın açan bir zambağa yağmur akıtıyor. Karanlığı ışıtan bir yırtılışın sesiyle uyanıyorum. Bir çığlığın hazzı.
Sessiz ama gümbürdeyen.
Cevaplarımın ritmini kanıma uyduramıyorum.
Bazı kelimeler çok boynundan dökülüyor gecenin.
Göğsünden açıyor yediverenlerle.
Gözlerimi kırpmadan beklemek istediğim susuşları var cümle sonlarının.
Notalarına ayrışmak istediğim şarkılar.
Yayılganlığı olmak istediğim derin nefesler.

Bir mevsim eki olmak.
Geceyle mevsimin kesiştiği o renge düşebilmek.
Düştüğüm o yerden kaldırılmak.
Kaldırılıp çoğalmak.
Çoğalan bir renk olmak.
Buğusuyla nefesin, çiyiyle gece bitkilerinin...
Kadehte çalkalandıkça suluboya gibi dağılgan ama büyülü o bakışımının araya düşenin.

Bir rüya olmak.
Rüyalardan bunca korkarken.
Bile isteye, o olmak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder