10 Mart 2015

demek istiyorum.


Filmdeki kadının bahsettiği o "çıt" sesi, organlarımın arasında yankılandı.
O duyumsadığım değişime, kırılıma isim koymuş oldu.
Bazı şeylere isim koyulduğunda, o bitiştir.
Başlayan değil, biten bir şey.
Bir bitişin sesi, ismi, cismi.
O kadar inceden, belli belirsiz bir sesle ne bitebilir diye düşünüyorsun önce ama, kocaman kocaman şeyler bir "çıt" boyu.
Çok kalın, çok kavi engelleri aşıp incecik bir yerde burkulup geri dönememesi adımlarının...
En can acıtanı evrelerin.
Artık nadir olacak her biletin, gidiş- dönüş şansını tüketmesi.
Ya tek yön, ya da haritalarından silme gerekliliği coğrafyanı, belki de evini.
Bir çıtla, sil baştan.
Ayağa kalkacak bir bahar kapıdadır, belki bu ona vesiledir, belki çantayı toplama, eve mevsim temizliği zamanıdır. Belki zamanıdır kendiliğinden kırılmanın.
Anıların yetmediği yer, içinde bulunduğunun anın anılaşamayacağını, o anılara eklenemeyeceğini hissettiğin an.
Çok acıtıyor.
Ama biliyorsun.
Öldürmeyen acılar, paralayıp paralayıp seni tahmin etmeyeceğin, edemeyeceğin yerlere atan sahici acılar var ve ne yazık ki öldürmüyor.
Ölmek kolay.
"Bir kez daha yaşamayı deneyelim mi.." diye fısıldasam. Yeniden kırılıp kırılmayacağını düşünmeyi dahi düşünmeden..,
"çıt" dediği yerden o sesi tekrar duyacağından emin ola ola, bile isteye yapıştırmaya kalkmadan,
başka bir yerde,
sahiden başka bir yerinde ömrün,
yaşamayı yeniden öğrenelim mi diyebilsem..

Elimi tutarsa, belki güç bile bulurum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder