19 Kasım 2014

dolu


Sevgili ....,

Sana bir şeyler yazmaya karar verdim.
Belki çizmeye de.
Zaten her şeyin başladığı yerde hep bu kararı veririm.
Zaman zaman kıymetlenir, zaman zaman da önemsenmez.
Görmezden geldiğin zamanlar olduğunu biliyorum.
Buna kırılmamayı, daha doğrusu bu konu üzerine düşünmemeyi öğreneli epey oluyor.
Ellerimi sevip, kalemimi sevmeyebilirsin.
Bunu anlarım.
"Ellerimi sevmen yeterli" demeyeceğim ama.
Sevene kadar yazacağımı söylemek daha kuvvetli bir şeylere çağırıyor çünkü. 
Sevdiğim yazar adam bir alıntı yapmıştı: "Baştan çıkarma eylemi 'hayır'lardan yılmamak demektir..."
Sözcüklerimi itmediğini biliyorum ama kollarını açmadığını da biliyorum.
Ve bu sessiz kalışlar senin de söz ettiğin gibi, karşındakinin savını onaylıyor.
Ben susuyorum, sen bu suskunluğun üzerine bir kelime koymuyorsun.
Yorumlarına ihtiyaç duymuyorum.
Duygularına olduğu kadar.
Her gece biriktirdiğim bir şeyler var.
Bunu daha önce de, başka not defterlerinde, başka kelimelerle yapmışlığım ve yine eski değil nostaljik görünümlü bir şeylere sarmışlığım var.
Hoşa gidiyor diye değil.
Hatıra olmak, kalmak istemekten.
Kalmak istemek.
Evet böyle bir derdim var.
Bugün çok sevdiğim bir filmi tekrar izlerken, kardeşim beni o Fransız kadına benzetti.
Küçük şeyler meselesinde.
Herkesin kendine özgü özellikleri olduğundan ve de her kaybın bir kayıp olduğundan bahsederken.
Ve küçük bir kızken okul yolunda ağaç gölgelerini izlediğinden söz ederken.
Bu gibi şeyler esnasında.
Mutlu oldum.
Ve belki de verip de uyguladığım bu karar da bir ağaç gölgesinin rengini yakalamaya yanaştığı içindir.
Posta kutunda okumadığına çok emin olduğum şeyler var.
"Okusaydı, bilirdi ve sormazdı" dediğim şeyler.
Okumadığın bütün cümlelerimin üzerine bir dolusunu daha hazırlıyorum.
Çünkü bir gün geriye bedenlerini yitirmiş bir şekilde bir tek onlar kalacak.
Ve işte o zaman özlemek gerçek anlamını bulacak.
Ve belki de,
o zaman beni "sahiden" dinlemek isteyeceksin.
Buna çaba harcayabilirim.
Biliyorsun.
Biliyorsun ama korkmuyorsun.
Ve bütün kırılan şeyler, hep bu korkusuzluklar yüzünden.
Onu da biliyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder