8 Ocak 2014

uzun zaman olur ki


Saatlerin sevdiğim bir yerindeyiz ve bu noktada cam dibi monologlarına girişmeyeli epey oldu. Buna sebep salt akıl karmaşası, kalp karmaşası, hayat karmaşası değildi. Kendimin sokaklarında çıkmaza düştüm.

Hiçbir şeyi düşünmek ve yaşamak istemeyip, her şeyi düşünmek zorunda kalıp, yaşamaya mecbur edildiğim bir yerde gece dilimlerinin ayrımları kendini hüsranla anımsatıyor.

"Ağlama artık.." dediği için uyuduğum, çok uyuduğum ve dahi uyanmak istemediğim çok zaman biriktirdim. Uyanıkken engelleyemediğim pek çok şeyden biriydi bu. 

Kağıt mendil soğukluğunda bir teselliden bahsetmiyorum.

Birinin gözyaşımdan bıkmasından da.

Usandırdığım ruh hallerim oldu ama gözyaşımın üzüntü yaratması, bunun dillendirilmesi..; bu, sıcak, kazakla sarmalanmış bir omuza öyle yatıp orada kalmak istememe neden oldu.

Uyuyabildiğim kadar uyuyorum.

Başka türlüsü zor.

Ayılmak zor.

Ayıkken hayata katlanmak daha zor.

Bir yerde, unuttuğum ve güzel, dışarıdan izlesem asla yorulmayacağım bir rüya göreceğimi düşüne düşüne...

Öyle öyle uyumazsam..

Uyanıkken gördüklerimle mücadele edemiyorum.

Bütün 03'lerden özür dilerim..

Buluşacağımız yerde başka türlüsü olsun, eskisi gibi, eski ve kalpteki sızısı hüzünlü, yine de tebessümlü gibi, en çok da unutmak istemediğimiz gibi...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder