12 Aralık 2013

yeni gibi tanıdık..

Yorgunum ve hâlâ hâlâ hâlâ bir kedim yok. 
Bazen olan biten her şeyi evrenin beni kedisiz bırakmak için ayarladığını düşünüyorum.
Sanki ömürlük olmasa da nefeslerimizin yettiği yere kadar yoldaş olabileceğimiz bir kediyle beraber olsak düzelirdi her şey. 
Ama yarın sallanıyor, o kadar uzun zamandır, o kadar şiddetle sallanıyor ki, bu zangırtıda bir şeyleri yerleştirmek anlamsız, boşu boşuna..

Bu seneden, bu enkazdan nasıl çıkılır bilmiyorum.

Ihlamur, tarçın kokularına sarmalanmış, günlerin birbirine renkli atkılar hediye ettiği bir sonbahara ve kışa şahit olmayı çok isterdim. Geçtiğimiz yazı ve baharı turuncu ipliklerden atılmış kurdelelerle paketlemeyi de.. Ama olmadı hiçbiri. Beklediğim ve beklemediğim her şey beklemediğim ve ciğerleri ağlamaktan yorulmuş anlarla kaplandı. Mutsuz olmaktan yorulduğum olmuştu, ama hem mutsuz, hem yorgun, hem beklentisiz, hem beklentiden ibaret, hem de çaresiz ve yolsuz ve yönsüz olduğum bir başka zaman dilimi daha anımsayamıyorum. Balık yağı da yutsam anımsayamayacaktım. 

Ölümlerle kendini tarihe geçiren şu yıl; bitsin diye beklediğim, aynı yılın son gününde kitlelerce bir katılımla krematoryuma gidip yakalım istediğim ve kavanozda külünün dahi kalmamasını dilediğim bu tarih.. Bitsin. O kadar.
Anlamlı olmasa da yeni yıl döngüsü, birisi çıkıp haydi yıl şuradan başlasın dediğinden, birileri doğup öldüğü için gezegence başlangıç olduğu konusunda hemfikir olduğumuz -ki henüz başka hiçbir şeyde bu kadar mutabık olamadık- için bekliyoruz işte inansak da inanmasak da sıfırı. 

Şarkılarımızın ve inandığımız şiirlerin değişmeyeceği bir yıl olacak.
İşte bir onlar da kalsa, tamam mı, devam mı noktasında bir kuvvet elimizi veriyoruz her seferinde. 
Nasıl tükenmiyor bu tükenmişliğimizde o kırıntılı umut, bilmiyorum.
Sanıyorum 13- 15 gün belki birkaç fazla gün sonra, neyi sıfırlayacağımızı bilmeden kimimiz karada, kimimiz havada, kimimiz de.. Neyse. 

Dilek dileyeceğiz çoktan yıkıp yaktığımız ya da yıkıp yaktıkları şeyler için bile. 
Ben muhtemelen yine bir kedi dileyeceğim. 
Kedi demek yerleşiklik demek. 
Yerleşiklik demek sokakların kaldırımlarındaki çıkıntıları öğrenmekten korkmamak demek.
Üzerine bir şeyler alırken "bir daha nerenin kışında giyeceğim" diye düşünmemek demek.
Ama her şeyden önce,
"Hadi gel.." demek.
"Hadi bana gel.."
"Ben buradayım.." demek.
Hayatta, hayat coğrafyasının istediğim yerinde, evimde, kalbimde, bir şeyleri bulmuş gibi, ulaşmış gibi, bırakmayacak gibi.. 
Son nefesini bile bulunduğun yere bırakacak gibi.

Gel, gibi..
Gitme, gibi..
Gitmiyorum, gibi... 

"..Ben çocuklardan biri,
Fazla yaşamaz
Ne bir sarmanı var okşayacak
Ne zamanı.
Zamanı sarışın bir kedi olarak yarat baştan Allah'ım
Bırak okşayayım.
Esirge ve bağışla beni gerçekten
Bırak düşlerimde kaybolayım."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder