4 Mayıs 2013

yoluma, yolundan akıp...*

Papatyaları eksik etmediğimiz bir mevsime başlayalım yarın.
Bundan önceki kaçmaya and içmişlerin hepsini çiçeklendirecek kadar çok yeşertelim şehri.
Günce kenarlarına eğri büğrü yazdığım dizeleri birbirine dolayıp taçlar örelim.
Bisiklet zor bu sokaklarda, vadilere kaçalım. Ama dondurmalı irmiği eksiltmeyelim.
Kavun kokmaya yakın, yüksek pencerelerin kanatlarından taşalım. 
Senin sofraların var.
Benim anasona meyillendiğim mevsimlerim.
Her sessizlikte anla mesela, okurken uyuyakaldığımı.
Hep öyle olur. Ama sen devam et okumaya, göz kapakların kendiliğinden vazgeçene kadar.
Bir gün sana okumayı çok sevdiğim bir dilde renkli şeyler okuyayım, yemek menüleri hoşuna gitmez mi? 
Sonra terliklerle arşınladığım şehrin nehrine doluşalım. 
Akşamüstleri karaduta bandırılmalı, geceler meyveli başka şeylere.
Bir gün doğumunun arifesinde ıhlamur ağaçlarının altında izleyelim dönen kuşları.
Henüz kapanmış içki dükkanlarının vitrinlerine bakıp konuşalım, kuruyemişçiler de olur. 
Zaaflarıma gülelim, zaaflarına gülelim, birbirimizin zaafı oluşumuza içelim.
Uykular baş dönmesi gibi geçsin, öyle geçsin ki ayıldığımız gün gerçekliğini yitirecek kadar sarhoş doğsun.
Bu kez başka bir şey yapalım.
Zaten sevmediğimiz matematiği bilenlerine bırakalım.
Tarihsiz bir ilkyaz. 
Göğüs kafesimde büyüttüğüm yorgunluğu tatile çıkaralım.
Renkler var giyinmek için.
Soyunmak için.
Suların geçtiği şehirler.
İsminden sular geçenler.
Ve isminden şiir geçenler.
Geçenlerimiz.
Hadi gel.

**fotoğraf: Laura Makabreskhu

2 yorum: