18 Mayıs 2012

"Gökyüzü bir çocuk resmi.."

İndirmiyorum gözlerimin önüne o koyu camları. Güneş tüm cömertliğini ihtiraslı bir şekilde akıtıyor yüzümüze. Bu mevsimde hep böyle koyu mu olursu su, anımsamıyorum. Bir çok şey gibi.. Vapur insanları böyle olurdu ama..
Yarına merdivenini çoktan dayamış amcaların bulmaca sayfaları beyaza boyalı bank aralıklarına sıkıştırılmış, gelişi güzel yeşile boyanmış yerlerde topuk tıkırtıları...
Limana yaslanan büyük gemilervar, oysa bizim körfeze akıttığımız dünlerimiz kamara aramıyorlar. Sandıklarımızdan başka açılan şeyler de var suda; kirli, koyu, yok olmayan. Sanki, hep öyle bir dalganın kenarına takılı kalacak gibi duran.. Kalıyor.
Yasemin kokulu sokaklara  koşar gibi şehir hatları vapuru. İskeleler, yetmeyecek gibi kucaklamaya şehri..
Bazen, uzaktayken öyle oluyor. En iç yakan yeri de alıp koynuna sokmak istiyor insan; sanki zaten kendiliğinden çıkıp gideceğini bilir gibi.. Gidiyor mu..
Unutmak, saklamak istediklerimize mahsus. Geri kalanı her sabah göz kapaklarımızı zorla kaldıran günün toplamı..
Ama biliyorsun işte, değiştirmiyor ne burada olmam, ne orada, ne de senin coğrafyaların; "Duraklara, kaldırım taşlarına, defterlere, satır başlarına yazdım; sen sorumlusun..."

14 Mayıs 2012- İzm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder