23 Ağustos 2011

Çalkantısı..

Bulantılarımdan, sevdiğim sanat eserlerindeki gibi renk akışkanlığı çıkar mı, bilmiyorum.
Yaklaştığım bir yolculuğun, pencere kenarı ricasındayım. Sanki ilk adımı atsam, senfoni dökülecek bulutlardan, güneşlerden.
Kışı keşfe gider gibi değil de, mevsimi yaz olan bir şehrin kızışmış güneş lekelerini yerleştirmeye yol alır gibi. Ama önce kısacık, onları körfezden toplamaya...
Kaç biletle varacağımı bilmiyorum, ama bugüne kadar göz önünde azımsanamayacak miktarda sınav verdiğimi düşünüyorum. Konuşmayı ve kendini sunmayı bilmeyen, dahası bunu öğrenmeyi de reddeden bir suyum, ama bugüne dek dinlediğim her şeyi döksem ortaya, beraber başka türlü hikâyeler yazabileceğimize siz de inanırdınız.

Şimdi sadece geceleri, öperek ve saçlarındaki yıldızları okşayarak uğurlamak kaldı geriye.
Çok zaman geçti.
Çok insan geçti.
Çok heyecan geçti.

Yarım kalan çok hikâye geçti.
Ve trenler geçti.
En önemlisi buydu; o geçti.
Vagonlar dolusu güvenin geçişini izledim ben peron peron.
Yalnızlığın ceplerine minik notlar yazıp koyuyorum şimdi, şiirlerden başka her şey terk ediyor çünkü insanı.

Hep gidenlerin ardından bakan, onların kalplerine düşemeden cüzdanında kalan nice dizeyi sarartan, ve elleri her gece sızlayan o kadın olmaktan gidiyorum.
Bileti başka bir yere kessinler.
Bir kere de hayal kırıklığından değil, lunaparklardan dönsün diye başım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder