10 Mart 2011

Tadın Kaldı..*

Ben zamanı avucumda sıkı sıkı tuttuğumu, yelkovandan köprüler, akrepten sokaklar kurduğumu sanıp da nasıl kilit takmışım en diri dallarına zamansızlığın.. Takvim yapraklarındaki değişen ağaç renklerini takip ederken, evimize, bizim evimize uğramayan rakamlar, kağıtlarımızın kenarlarında, gerçekliğe düşülen not olsun diye kalmış.
Ben en çok dudağından boynuna dökülen tarçın sıcaklığında, parmak uçlarımı ısıtmayı özledim. Kelimesizliğimi ne doldurur diye sorduğum gece bitkileri, boyunlarını gamzene döndüler. Ellerim olmasa, ellerin var. Ellerin olduğu kadar, boynunla şekillenen mehtap var. Mektup mektup dökülen isminde, sevdiğim harfler, sustuğum renk vurguları var. Nefesinin arasında defterlere dolan, anlatılmamış masallar var. Raf raf tozlandırdığım kızıllığıma üfleyen rüzgârın var, saçlarının kumral gölgesini dağıtan seher var..
Biz varız, hep varız..
Yine karda gelincik gibi, yine çayda dağılan tarçının kokusuyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder