9 Şubat 2011

Yollarından geldiğime...


ve ben o şarkıyı çok severim
ve pencereler anneannemin evinden beri
ve kuşlar geçer sesinin üzerinden sabahları
ve elma en kırmızı halidir gerçeğin

kuru bir çeşme var yağmur altında
ve yağmur öyle yeni ki
savaş yorgunu şehirler göğsün

sonra göğsündeki bahçe, bahçedeki sarmaşık
sarmaşıktaki âşık sonra...
bence öyle yeni

nihavent ne müthiş bir kelimedir
gülün çocuk halidir, güzün eski bir tanışı

seninle geçen günler yıllar gibi öyle yeni ki
bütün güneşler birlikte geliyor yüzümüze
sesimize akıyor bütün sular

ah sevgilim bu şiiri içimden yazıyorum sana
içim öyle yeni ki
sevgilim vapurlara biniyorum yokluğunda
vapurlar elleri yüreğinde çocuktur
sevgilim çocuklar çok büyük

hatta daha büyüktür küçük çocuklar...

sevgilim diyorum
yirmi iki yaşında bir takvim yaprağı
takvim yaprakları dallarından koparak zamanın
binlerce yılı gösterirler düşerken

sevgilim Troya, sevgilim Sappho, sevgilim Helen
yani kırılmış akvaryum kırmızı balığını özlerken
yorgundur yelkovanı bir meydan saatinin,
hüzün Eskişehir'de bir ilçe gazetesidir
sevgilim, cumartesilerin en civcivli vaktinde

ve ben o şarkıyı çok severim
ve koyu kırmızı perdeleri var bir meyhanenin
ve kırgın bir yüzük baharlar açtırır parmağında
ve trenler neresi olursa olsun gurbete gider
ah gurbet bile... gurbet bile öyle yeni ki

bir şey yaptım ben, bir suç, bir yanlışlık değil
özlemeyi anıştıran kokun, sevişirken telaşla
bir elmayı ısırmak, karlı sabahlara uyanmak öpüşürken
sevgilim bütün işteş eylemlerimizde

kalbim bir bombalı pankart...

gel birlikte bakalım hayat kelimesiyle haytaya
ne kadar benziyor birbirine bazı şeyler
ben tüm otobüs duraklarında seni çok seviyorum
seni, pencereleri sevdiğim kadar
deniz diplerini sevdiğim kadar seni
diyorum ki kiraz en tatlı halidir gerçeğin
ve gerçek

ve otobüslerin yangın kokuları, akordeon günlükleri
ve koltukaltlarında ilkokul bahçeleri dağılırken
aşk öyle yeni ki

ah sevgilim bütün bulmacaların karelerinde
yazgısına asılı duran bütün notalarda
sevgilim ardımdan kapıyı kapadığında

telaşlı çocuk yüzünde, süt kokusu sabahın
sevgilim dolaylı tümleç, önlüğünde kalan tebeşir
etütler prensesi, kıymalı yumurtalar ustası
sevgilim seni düşününce duramıyorum
yeni bir isim buluyorum her şeye

sevgilim sen kuşlardan anlıyorsun ben matematikten
bu dize bile senden armağan
sen çoktan mezun olmuşsun

ben bütünlemeye kalmışım yeşil küpelerinden
sevgilim deniz kabukları yaralarından kalanlardır
denizin, öyle diyorlar bilmem neden

ve ben bu şarkıyı çok severim
ve nihaventtir kendileri...
aşk bir masaldır yağmurla söylenir
ve bu kırmızı perdeler aşktan beri

bir evin içinde kaç aydır gezinip duran bir peri...

Onur Caymaz



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder