26 Ocak 2011

"..O masal günü gelinceye kadar..."


Sesim soluğumdan ayrışmış, alıp başını gidiyor çocuk adımlarımın arşınladığı kıyılarda.
Sen özlemi duymuyorsun. Coğrafyaların farklı renklere boyadığı haritalardan beni..
Karışmıyor toprağıma, yağan yağmur. Bulutlar ayazdan korumuyor birkaç nice zamandır maviden yeşile dökülen sularımı.
Kilitlerim elden ele, renklerim kimde...
Ellerimi de sevmiyorum batıp çıktığı gözyaşlarında, tuzunda yanağındaki denizin...
Sanki bırakmış gibisin biletlerini komodininin üçüncü çekmecesine. Sanki vazgeçmiş gibisin yolların büyüttüğü masallardan, hayalimdeki Dize'ye dokunmaktan...
Benden mi korkuyorsun bu kaktüs suyundan mevsimlerde, korkuna mı vuruyor dalgalarım ortalıkta çınlarken uzaklık..
Oysa ben henüz bir gün önce keşfettim, korkunun inanmadıklarımızla öpüştüğünü. Alışkın olduğum bir denizin, alışkın olmadığım bir sevdalısının yanında. Oysa ayaz da vardı. Ve belki de korkmuyordum ben hayattan, kıyılarımdan deniz kabuklarına dokundukça soluklar ve omuzlarında yer ayırdıkça hüznüme yollar.
Hem "..belki korkuları hayallerimiz boğar..."...
Atlıkarıncalarda güneş solar mı, denizler yok olmadıkça?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder