21 Kasım 2010

ben, senin avucun içindeki..*

Boynundan masallar döktüm gece renginden. Gün doğuyordu şiir uyuduk, roman uyandık.
Sana anlatacak çok hikâyem var.
Gelirken bir şey almadan gel, sesin kanadında güvercinlerin, gamzen güneşin kollarında, ellerin.. Ellerin sular altında nasıl olsa...
Tenimizin tuzunu denizinkine karıştırmaya gel, köprücüklerinden tozları dökülürken sonu mutlu masalların..


Şu senin bulutsu sesin var ya
Uçtan uca ters yüz ediyor geceyi

Yataklar var konuşmak için
Öpüşmek için telefon kulübeleri

Güneşler var, yıldızlar, samanyolları
Karpuzlar, gümbür gümbür kapılarda.

..

Şu senin tutkulu sesin var ya:
Ortak güzellik artı yara izi.

Tutar ellerinden kaldırırsın
Adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri.

Yeni törenler gerek bize
Yeni törenler kimi zaman -en eski.

..

Şu senin dolayık sesin var ya...

Balkon demirine dayalı bir arka kadar şakacı,
İlk doyumdaki bir yeşil elma tadında.

..

Şu senin alçaktan sesin var ya
Pencereler var burnumun kemiğinde sızı

...

Cemal Süreya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder