30 Temmuz 2010

"..sayılmasam kaç olsam..."


Yamacında bekliyorum güneş yatağının, kum tanelerini sayıyorum ay tenime yansıyana kadar. Gelmiyor özlediklerim, kalbim gelmiyor.
Nerede unuttuğumu bilmediğim şarkılar var, sözlerini bir çocuğun ceplerine doldurdum, yürüdükçe turuncu dökülür. Şehrine yakın bir yerde sabahlıyorum, haritaya bakmadım, vapur izlerinden gördüm evini. Penceresinden gülibrişimler görünsün isterim, maviliği sonsuzluğun. Onun sonsuzluğunun uyuduğu yeri yeni okşadı kalbim. Üzmeden, penceresindeki hayalim gibi olsun istedim uyku öncesi düşleri, gözlerinden her renkten tuzlar döküldü, benim ellerim ağrıdı. Oysa kıyısındaydım yazın, ortası geçen aylardan ufka yönelmiştik ve belki de gerçekten güneş doğudan doğacaktı biz salıncak üzerinde bulutları öperken. İçimi acıtan detayları yastığımın altına kaldırdım dün gece, yanağımdan uzak kalsın, kirpiklerim de kesmesin diye. Sonra tarçın koktu, ben her tarçın kokusunda göçü düşünürüm. Yine düşündüm, kalbim evine sığmadı. Bakır bir gece aktı oluk oluk, yalnızlığım sırılsıklam kaldı. Kalanlar arasında bileklerim vardı, varlar arasında yok, yoklar sanrılı, sanrılarımdaki dünya başka, başkalık onda saklı. Saklanmış, sarmalanmış dudak ötesi yolculuklardan harfler topladım. Düşeyazdım, düşten yazdım, yazdan düştüm, hem düşte hem yazda öleyazdım. Duymasan da, gazeteleri ölüm ilanı sayfaları olmaksızın sevmeni istedim. Hayat çocuk, ceplerinden nota dökülen çocuk, şair çocuk, canım çocuk.
Kaybolduğum renkler var, yağmurdan sonra nadiren görülen gökkuşaklarının kokusu başımı döndürür benim, ve bahar yeşerikliğinde eteklerim kiraz taşımak ister, kış masallarından buz çalarım, kış şehirlerinde mavi dondururum, tenim suyun katı halinde portakal kokar. Güzlerde dudaklarımın bordoluğu öpülsün , boynumdan mor günbatımları aksın isterim, ve yağmurun okşadığı toprağın kokusunda akşam..
İşte çocuk, ben sabahlayarak, mevsimleri renkleriyle kutlayan kadın. Öyle derin kuyulardan çıktım ki güneşe dokunmak için, orkide nasıl ki koklanıldığında solar, öyle korkuyorum şimdi, korktuğumda üzüntü düşürüyorum, hep beklediğim sevinç tanelerine bile. İnanmak istiyorum yeniden sonsuzluğuna şairlerin, çok istiyorum dizelerden doğmayı, daha çok bir Dize doğurmayı hayata..
Şimdi direndiğim mevsimler var, renkleri isimlerini, isimleri aşkları kıskanır... Ve biliyorum, gelecekler, kalbime taht kuracaklar her gelişlerinde. Güneş damlayacak, kimi zaman usuldan kimi zaman coşkun ırmaklar gibi.. Ve o zaman sanki gerçekten güneş doğudan doğup batıdan batacak ve biz yine bekler olacağız mevsimlerin en güzelini...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder