3 Temmuz 2010

kanadımda adın...*


Başımı döndüren müzikler, kalbimi boyayan sözcükler var. Şimdi başka bir şehirde kırmızının doğduğu coğrafyada, gönlüme en çok çalınan gökkuşaklarıyla yaşıyorum. Yaşıyorum, yaşamaya çalışmadan... Tenimdeki, kalbimdeki acıyla, her şeyi en derinime işleyerek ve her şeyi en berrak sulara yolcu ederek yaşıyorum. Gün farklı doğuyor ve ben her gün doğumunda yeniden başlıyorum kendi yolculuğuma. Her seferinde. Yeniden. Bunu kimin istediğini bilmeksizin, kalbimde uyuyanlara en güzel rüyaları görmeleri için açıyorum pencerelerini mevsim döngülerinin. Güneşi yeniden renklere boyuyorum.
Bitmeyeceksin, gitmeyeceksin biliyorum.

"..Bir gösteriş sanacaklardır bütün renklerimle etrafta uçuşmamı. Oysa nefes nefeseyim ben. Bir an önce renklerden haberdar etmek niyetindeyim dağı taşı. Kendi rengimin değil, gören gözlere renk dağıtmanın derdindeyim. Ben, dünyaya biraz "kızıl ötesi" sezdirme niyetindeyim. Bu yüzden duramıyorsam hiçbir yerde, dar geliyorsa hava bana, sakın bunu bir gösteri sanmayın. Çünkü ben, kozamda "başka türlü" bir dünyanın rüyasını görmüş idim, koşuşturup onu sezdirmek fikrindeyim. Uyuyan her bir şeyi diriltmek için hareket halinde, hareketin kendisindeyim..."

*alıntı: E. Temelkuran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder