23 Eylül 2009

gülüşün; soluğum...


Bu yaz akşamına özenen güz ışıltısı, eylül kız...
Yeşerik düşlerimi bırakıyorum avuçlarımın arasından, yağmurla kadın olan deniz çalkantılarına... Menevişli geceler, toprak kokusu, su dokunuşu...
'Hoşçakal'sız vedalara alışık benim gitmelerim. Terk etmediğim aşklarımı kaldırıyorum çeyizlik sandıklara. Eski sarı, eski şarkı, aynı gün... Gün, geceden arta kalan dilek ağacı, rengi...
Rengimde gülüşün, gülüşünde gökkuşağı... Mevsimsiz aşklar yaşıyorum nice zamandır...
Karını güneşle bileyip, yağmurunu ayazlara katıyorum... Ah ellerin, mevsim döngüleri gibi haşmetle avuçluyor sevdamı... Sevdasız şarkılara katıyorum oluk oluk, kana kana bahçelerini buselerinin... Bir delifişek şimdi zaman turunç turunç akıyor çehrenden sabır...
Gün doğacak ve yenilenecek umut, katmer katmer yıldızdan doğacak maviliği denizlerin...
Bir yanım sen bu akşam, ötekinde ellerin...
Ah eylül akşamlarının nar çiçeğine sarılı kokusu...
Büyüsüz mucizeler gibiyiz, gözyaşıma dokunsan yağmur yağacak, gökkuşağına hasret...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder