Yangın yeri... katmerlenen alevlerimi akıttığım sularda gün batıyor, sevdan yeni doğuyor, batılara inat... Avuçlarımda filizlendirdiğim dişi rüzgârları alkol nefesime kattım. Kadın buhranına yenik düşmekten korkmuyorum... Tenimde açan ve kanımda süregelen mahşer yeri, öleyazdığım gecelerin köleliğinde düşünü bekliyor... Yosma demlenmelerimle dikiliyorum karşında, kuşandığım silah; buğday dökülen gülüşün... Mürekkep izlerinden doğduğum gecede öldürdüm, doğurduğum efsaneleri... Muamma hazinelerimden yayılan kara büyüleri sildim teninden öpüşlerle, kendinden geçen şehvet zincirlerini... Sıyırdım askılarını siyah ve Ege sularına damlattım vahşi bakışlarını, kapalı göz kapaklarının altından... Yalattırdım rüzgârlara dişi sağanaklarını... Kalem tutmaz ellerimi paketleyip yolladım, sualtı mercan kızılı düşlerini yaz(ama)sınlar diye... Göz pınarlarımdan kahve kokulu denizler akıyor... Sahillerden çoğaltıp bırakıyorum içtiğim güzelliğini... Savruluyorum, yeşerik gençliğinden... Geceye esrarın, varlığıma tütün karışıyor... Sana varan baharlarda, uyuşuyorum... Kızılım şarabına karışıyor Alev alev güneş, varlığının akıtması... Dar sokaklarda yükselen melisa kokusuna mühürlüsün. Şehir ışıklarından yansıyan suretin bir derin hıçkırık, akrep yelkovan aşkında... Soğuk duvarlardan ıslak çarşaflara uzanan gün dönümlerini sana adadım. Mevsimim ol, güne doğ, geceye ak... Köpüklenen denizimde, camgöbeği dalgalara koyuyorum adını, sokaklarıma döküyorum ruhunla başlayıp tenine varan alev atlarını... Geceye varsa, 3.33... Bileklerimi sıksan, imzan dökülür, kana kana, kan kırmızı....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder