Saçlarım ıslaktı
İlk sigaramı yakamayacak kadar ıslak
Sonrasını hiç hatırlamıyorum
Biblonun kırık koynuna yatacak kadar
Korkaktım belki
Biblonun kırık boynuna kendimi asacak kadar
Cesurdum Sonrasını hiç hatırlamıyorum
Sonrası yarıya indirdiğim bayraklar
Sonrası kuyulara kurduğum salıncaklar
Dolu/dur belki
Oysa hala sıcak gelir
Seni tanıdığım o soğuk akşam rengi
Benim eldivenlerim yoktu
Senin ise gözbebeklerin
Küçüklüğümden bilirim
Düşürmedikçe açılmıyor gözleri bebeklerin
Şimdi bana gel bebeğim
Disseksiyon masamda
Bileğine çift dikiş atacak kadar çok ipek var
Hangi şeritten girersek girelim
Işıklara takılıyoruz nasılsa
Nasılsa hayat her gece
Bizi başka birinin küvetinde boğuyor
Nasılsa hayat her gece
Bizi başka birinin kuvozünde büyütüyor
Genzimden geçiyor gecenin rahmet buğuşu
Genzimden geçiyor bu bıçaklar
Bu alçaklar gün boyu
Hangi akşam sana gelecek olsam
Ayaklarım kesiliyor başımdan aşağı
Yaşımdan aşağı yaşlar iniyor
Bir yaş daha yaşlanıyorum
Dünya alaşağı
Gök alaşağı ne fark eder
Ben seni cehennemin kanyak niyetine içildiği yerde bekliyorum
İnecek kıyametse varsın insin
Biz göğsümüzle çelik döveriz her gece
Cennetse bir sirk dolusu hayvan konvoyu
Varsın ayakta yaksınlar
Tek lanet inmez dilimden aşağı
Öyle ya
Biraz küçük kesmeli nefret sütünden aşkı
Aynası kasaturadan bodrum kat çocukları gibi
İlk sigaramı gördüğüm ilk ölüye içtim ben
Şimdi hiç sakız olmasın
Aşktır, nefrettir, hasrettir dillere
En güzel hatıradır
Bir cenk açtım boynumda sen gibi
Keşke hayatı
Bir dilencinin mendilinde yaşıyor olmasaydık
Keşke kaldırım olsaydık
Çamur olsaydık da şehrin eteğine
Ağaçlara mezarlıktan bakıyor olmasaydık
Şimdi vur yüzüme
Dizleri üzeri çökmüş gece
Başına dayalı bir cinnetle bulmuşlar elinde
Beş parası da yokmuş öncesinde, tek nefes
Tek nefese sarılacağı
Anason saçları
Anason saçları en çok bu saatte kafa yapardı
Ona yakışmayan tek renk rüzgârdı
Sonrasını hiç hatırlamıyorum
Sonrası koynuma kurduğu tuzaklar
Sonrası birbirinden düşmeye korkan uçurumlar
Dolu/dur belki
İlk sigaramı yakamayacak kadar ıslak
Sonrasını hiç hatırlamıyorum
Biblonun kırık koynuna yatacak kadar
Korkaktım belki
Biblonun kırık boynuna kendimi asacak kadar
Cesurdum Sonrasını hiç hatırlamıyorum
Sonrası yarıya indirdiğim bayraklar
Sonrası kuyulara kurduğum salıncaklar
Dolu/dur belki
Oysa hala sıcak gelir
Seni tanıdığım o soğuk akşam rengi
Benim eldivenlerim yoktu
Senin ise gözbebeklerin
Küçüklüğümden bilirim
Düşürmedikçe açılmıyor gözleri bebeklerin
Şimdi bana gel bebeğim
Disseksiyon masamda
Bileğine çift dikiş atacak kadar çok ipek var
Hangi şeritten girersek girelim
Işıklara takılıyoruz nasılsa
Nasılsa hayat her gece
Bizi başka birinin küvetinde boğuyor
Nasılsa hayat her gece
Bizi başka birinin kuvozünde büyütüyor
Genzimden geçiyor gecenin rahmet buğuşu
Genzimden geçiyor bu bıçaklar
Bu alçaklar gün boyu
Hangi akşam sana gelecek olsam
Ayaklarım kesiliyor başımdan aşağı
Yaşımdan aşağı yaşlar iniyor
Bir yaş daha yaşlanıyorum
Dünya alaşağı
Gök alaşağı ne fark eder
Ben seni cehennemin kanyak niyetine içildiği yerde bekliyorum
İnecek kıyametse varsın insin
Biz göğsümüzle çelik döveriz her gece
Cennetse bir sirk dolusu hayvan konvoyu
Varsın ayakta yaksınlar
Tek lanet inmez dilimden aşağı
Öyle ya
Biraz küçük kesmeli nefret sütünden aşkı
Aynası kasaturadan bodrum kat çocukları gibi
İlk sigaramı gördüğüm ilk ölüye içtim ben
Şimdi hiç sakız olmasın
Aşktır, nefrettir, hasrettir dillere
En güzel hatıradır
Bir cenk açtım boynumda sen gibi
Keşke hayatı
Bir dilencinin mendilinde yaşıyor olmasaydık
Keşke kaldırım olsaydık
Çamur olsaydık da şehrin eteğine
Ağaçlara mezarlıktan bakıyor olmasaydık
Şimdi vur yüzüme
Dizleri üzeri çökmüş gece
Başına dayalı bir cinnetle bulmuşlar elinde
Beş parası da yokmuş öncesinde, tek nefes
Tek nefese sarılacağı
Anason saçları
Anason saçları en çok bu saatte kafa yapardı
Ona yakışmayan tek renk rüzgârdı
Sonrasını hiç hatırlamıyorum
Sonrası koynuma kurduğu tuzaklar
Sonrası birbirinden düşmeye korkan uçurumlar
Dolu/dur belki
N.İ.Önder
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder