25 Nisan 2009

nisan ölümleri


Ve Ankara…
Yolculuklara aniden karar veriyorum artık.
Tarçınlı sıcak limon..rodrigo..
Kış güzeli Ankara… Benim Nisanlarımı biliyorsun değil mi?

Tam bir sene önce... 22 yarası…
Ahşap kutuların duruyor hala odamda. İçindeki iki melek...“ Üzdüğün benim..” dediğin…
Çocuk yazındaki cümlelerini unutmadım. “Demir bir gülle gibi özlemin…patlamaya yüz tutmuş…”
Şimdi seni özlemek de değil, yalnızca duyumsamak istedim. Ben yol yorgunu,ama Ankara koluna girmiştir benim yerime hangi sokaktaysan..
Yüksel,Karanfil,Sakarya,Tunalı,9 eylül...
Aslında özlediğim bir şeyler var… sabahları okul servisinden inip yolumu kesmeni mesela..
Ne kadar az “ Hadi gitmeyelim okula bugün” dedim değil mi?
Merdivenlerimizi özledim, kollarında bayılmayı bile.. Fazla dönmüyor başım artık. Dönse bile duvarlara yaslanıyorum,kimse görmeden geçiyor.
Biliyorum daha fazla vuracak yerin bile kalmamıştı ama kavgalarımızı da özledim. Çok kalkıp gittim,çok peşimden geldin…Bir kere sen gittin ağlayarak, hiç unutmadım…Ben koştum..Bir kere…Kolundan tutup çevirdim,nasıl ağlamaydı o…
….Ankara ayazında öpüşmeyen biri gerçekten öpmemiştir kimseyi değil mi?
Bana melisa’yı söylemeni özledim…
Dağınık evinizdeki kahvaltıyı özledim,annenin özenle hazırladığı..Çocukluk resimlerini, eski büyük radyoyu, muhabbet kuşunuzu, teleskopunu, yatağını, odanın manzarasını, perdeleri sonuna kadar açıp hiçbir şeyi umursamayışı(mızı)…7 yıl önceki lacivert montun duruyor mu hala?Seni ilk gördüğüm ellerini hep uzun kollarında sakladığın o lacivert…Yorganın hala aynı yorgan mı? Annenle uyuyup babanı anlatmasını istiyor musun hala?
Benim odamın şekli değişti yalnızca. Perdeler, oyuncaklarım, kitaplarım, çekmecelerim aynı. Halı da…
Oturma odasındaki kanepeler de…Üstüne yumuşak bir örtü serdik şimdi sadece… mutfaktaki sandalyeler de aynı…Salon hiç değişmez zaten…
Gülen çocuk....
….

23 Nisan.
23…
“Yüzünden başlasam gitmeye uzaklara..”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder