14 Haziran 2005

Son zamanlarda neden bilmiyorum hergün kalktığımda içimden şu geçiyor: "Bugün nasılsın? Ne hissediyorsun? Mutlu musun yoksa üzerindbir huzursuzluk mu var?" Bütün gün boyunca da sıklıkla bu aklıma geliyor. Nasılım? İlle de bir şey hissetmem gerekiyor gibi. Hissiz kal artık bir günde! Böyle düşüne düşüne daha çok huzursuz oluyorum. Sürekli kendime "Nasılsın?" diye sorunca. Bir süre sonra etrafımdakiler "Nasılsın?é deyince garipsiyorum bu durumu ve hiç "İyiyim" diyemiyorum. O kadar çok düşünmüş oluyorum ki hemen ayrıntılı bir açıklamaya başlıyorum. Kötüysem depresif cümlelerle iyiysem abartılı ünlemlerle başıma geleni anlatmaya girişiyorum. Karşımdaki "Sormaz olaydım" diyor muhtemelen içinden. Bunu düşünmek fark ettim ki mutlu günlerimi bile mutsuzlaştırıyor. O yüzden düşünmemek istiyorum ama o kadar yerleşmiş ki bu aklıma gitmiyor bir türlü... Moralim bozuluyor acayip!
Bugün okula gittim şu ünlü ÖSS kursuna. Çok komik bir gündü. Günler sonra sabaha karşı değilde geceyarısını biraz geçe yattım, sabahın köründe çalan alarmla yerimden zıpladım(son sese getirince kendimi bandonun arasında gibi hissediyorum) Giyindim ve çok harika bir şekilde şunu düşündüm; Serbest kıyafet demek takı da demek acaba Hayriye Hoca'yı nasıl delirtebilirim? Omzuma kadar sallanan küpelerimi mi taksam?! Vazgeçtim bugünlük ama yarın vazgeçmeyeceğim! Evden çıktım ve çok üzüldüm. Herkes tatilde ve mışıl mışıl uyuyor, bakkal yeni açılmış daha ve ben elimde defterlerle okula gidiyorum. Ama kendimi bu fikre alıştırmıştım önceden yine de hüzünlenmeden edemedim. Hayatımda ilk kez kendi başıma Bornova yollarına çıkacaktım oldukça endişeliydim. Ya 330 gelmezse?! Neyse geldi hanımteyzesi. Ohh otobüstede mis gibi manzaralı bir yer buldum malum Migros'u ya da Hükümet Konağını görmem gerekiyordu okula varabilmem için ama kızın biri koskoca Büyükşehir Belediye otobüsünde önüme dikildi o da yetmezmiş gibi ansiklopedi kalınlığında kağıtlarını saça saça ingilizce çalıştı. Neyse kıyıdan köşeden bir yerden Migros'u görüp fırladım. Dolmuşlarda ordan geçiyormuş zaten. Bir teyze vardı ona sordum başladı konuşmaya Ege Üniversite'sine gidecekmiş oradan ringe(?) binecekmiş. Tahminimce metroyu anlatmaya çalıştı. Türkiye zenginler içinmiş. Araban olacakmış atlayıp gidecekmişsin, herkesin dolmuşu geliyormuş onun beklediği dolmuş gelmezmiş zaten..... Ha birde Karşıyaka yazılı dolmuşu görürsen haber dedi yazık teyzeme bilmiyor ki tabi gözlük takmadığım için anlaşılmıyor 4.50 benim gözlerim! Neyse Evka 3 geldi atladım hemen okulun önüne kadar getirdi. Saat 8.45 ti! Ders 9.10 da başlıyor. Ay kendimle gurur mu duysam zamanlama açısından n'apsam?! Okul çok komikti herkes oradan oraya koşuyordu. Matematik ve Türkçe de kur yamışlar tabi ben türkçe kur sınavına girmediğim için kafasına göre koymuş beni 2.sınıfa! Ama mutlu oldum 1. sınıftaki o mıymıntı ilköğretim hocasını çekeceğime 2.sınıfta adam gibi lise hocasıyla otururum. Matematikte de nasıl oldu bilmiyorum ama 2.sınıftayım. Sürekli 5 alan insanı 3. sınıfa koymuşlar benim gibi bir matematik kıtını 2 ye koymuşlar sevindirik oldum haliyle. Akşam öğretmen servisiyle gelmek zorunda kaldım ne yazık ki ama kabul ediyorum dolmuş otobüs falan filandan daha rahattı!
Akşam Nurdanuros çaya çağırmış bizi. Gidelim, gidelim ama annemin gidesi yok sanrım. Babamı saymıyorum bile... Gidemeyiz herhalde... Neyse artık...
Bu arada iki tanesi kendi isteğimle olmak suretiyle 11 test çözmüşüm bugün. Bir tanesini kantinde sıkıntıdan çözdüm diğerini de evde çözüverdim gelince böyle giderse şahane olur tabi.. "...isyanım yanışıma ölüm bile susuyoorrrr...."
Bugünlerde bir zevzeklik var üzerime ben bile sıkıldım! O kadar çok konuşuyorum ki! Susamıyorum bir türlü... Bu arada Temmuzda her temmuzda olduğu gibi yine İzmir'de değilim. Başında Ankara'da sonunda Side'de olacağım... Bilmiyorum bu konu bir şey hissettirmiyor. Yorumsuz sadece doğumgünümde İzmir'de olmayı isterdim. Ailemle ve arkadaşlarımla... Her sene isterim bunu bir geçen yıl kısmet oldu gayet güzeldi... Bir otelde olmak doğumgünümde bana farklı şeyler çağrıştırıyor. Bu arada 13 Temmuzda yani doğumgünümden 2 gün önce Emre Amerika'ya gidiyor 1 aylığına. Hoş gidişler ola! Burdan da uğurlayalım kendisini... Özgünlerde taşınıyorlar 2 mahalle öteye. Biz? Biz ailece dağılmış olacağız. Ben 'otel' de, babam Yunt Dağı'nın orada bir yerde bir kazıda görevli mimar annem evde olur herhalde. Temmzu başında ben Ankara'ya, annem İstanbul'a Dünya Mimarlar Kongresine. Öyle işte aa tabi arada Temmuz ödevi var 10000 sorulu yeterince eğlenceli bir yaz aktivitesi!
Şimdilik böyleyiz işte.. Gülümsemeye çabalıyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder