27 Mayıs 2005

mücevhersiz

It is the evening of the day
I sit and watch the children play
Smiling faces I can see, but not for me
I sit and watch as tears go by
My riches can't buy everything

I want to hear the children sing
All I ever hear is the sound of rain falling on the ground
I sit and watch as tears go by
It is the evening of the day

I sit and watch the children play
Doin' things I used to do, they think they are new
I sit and watch as tears go by

BUgün yağmur yağdı... Bugün sıkıcı bir gündü ama mutlu olmayı öğrenince o bile çekilir oluyor. Alışkanlık oldu galiba hayat ve hayatın sıfatları... Dün de yağdı yağmur hemde odamın içinde şimşekler çaktı, tarumar etti kurulu minik düzenimi, sarstı camlarımı şiddetle japon fenerim salıncak gibi bir oraya bir buraya sallandı. Tellerden damlalar aktı yüzüme...Gözyaşıdır belki de... Yağmurun sokakları dövdüğü gündü dün. Loş ve nemli bir sınıfta en son edebiyat dersindeydik ve düne dair hatırladığım tek şey düşünmekti! edebiyat dersinde bu sefer o bey bu beyi konuşmadık, aruz ve hece ölçüsü yapmadık, kitap okumadık sadece yağmuru dinledik. Yağmuru dinledim! Ve ölümün getirdiklerini. Ve de doğumun. Var olmanın ve olmamanın farkını düşündüm. Ölüm yine yakınımdan geçti 2 gün önce birini daha kaybettim bu aralar sık sık düşündürtüyor kendisini. Yağmuru özlediğimi fark ettim, sonra telefon çaldı bir mesaj geldi "bugün yağmur yağdı iğrençti." Sonra arşive bakma gereği duydm "deniz ben, bildiğimiz ben şu anda yağmurda yürüyorum ve mutluyum" Sonra bir şarkı çaldı. "Beni sevemezsen yağmurları sev bulutlar ağlasın, sen gül güneş doğsun yeniden...."
Ben dün abla oldum bugün ona bir türlü ulaşamadım. İlk hayal kırıklığı belki de ona dair. Öğretmeni Adem Bey bir türlü gelemedi evine . Ona ulaşmak için bir genç kız bir de küçük bir kızla konuştum. Genç olanın sesi pürüzsüzdü. Miniğinse hüzünlüydü onu güze benzettim. "Gelmedi babam" dedi. Hoşçakal da demedi.. Belki de vedaların anlamını biliyordur...
Şimdi bir tango çalıyor derinden.. Yazmaya iten belki de ağlamaya belki de düşünmeye ama en çok eşlik etmeye.."Kemanımla ona bir ses verebilseydim eğer, bu sesimle ona ersem bana dünyaya değer,ne yazık ki deniz engin, şu ufuklar ölgün, bin elemle doğuyor her yeni gün,yarın olsun yarın olsun diye günler soluyor...."
Ben bugün sana yazdım belki de hiç olmayan sana... Yarattığım sana ulaşamadığım sana. Adına "ödev" koydum sorumluluğunu bileyim diye. Hoşuma gitmedi değiştirdim adını " mücevhersiz" koydum... Benden başka değer verecek birini aradım,bulamadım sonra önüme elene verdim. Tükettim belki de belli olmaz ulaşadabilir belki yerine... UMutsuz değildik hiçbir zaman... Bugün adını söyleyemedim... Sordular, sustum "mücevhersiz" koydum...Orda mısın? bilmiyorum... Hiç emin olmadım ki varlığından...
BUgün canım kırmızı giymek istedi. Hiç giymediğim kırmızı şeyler istedi... KImızı pantolon giydim kırmızı yaşadım bugün... Ama mavi yazdım her yere... Kanlı okyanus çıktı sonra... Ben bugün sana yazdım...
Urfa,Antep, D,yatbakır turu düzenledik sonra Efe'yle belki kültürler farklı duygular da getirir diye. Kimse gitmek istemiyormuş Efe'yle "ben gelirim" dedim. Şaşırdı. O gitmiş daha önce yemeklerine hasret kalmış anladığım kadarıyla. Özlem'i anlattım ona abisi olmak istedi ona ulaşmak ve yardım etmeyi istedi. Gözümden bir damla yaş aktı gerisi gelmedi. "SEni listeme alıyorum" dedi. >Al, sakın unutma! Gidelim buralardan... İzmir'den uzaklaşalım biraz. Bu okuldan kurtulalım önce üniversiteye geçince sen de ehliyet alınca gideriz Efe! Hatta gitmeliyiz Efe! Başka şeyleri tatmalı, yeni müzikler dinlemeli, yeni sokaklar öğrenip onları sevmeliyiz... Bizi buraya bağlayan o hissi biraz uzaklaştırmamız gerek belki de... Al listene beni sakın unutma buralarda!
Nejat Abi de "oyalandık mı biz?" dedi... İçimden yok dedim... Dakikalar bize biz onlara saniyeler bize biz onalrın akışına alışıyoruz. Oaylanmıyoruz... Oyalanıyor muyuz?! Bilemem... Mor kalemim bitti dün içim acıdı. Keşke kapağını alıp saklasaydım en mor olan yerini! Bugün tüm gün pembe yazdım kendimi çok zevzek hissettirdi bu bana. Pembe, çingene pembesi.. İfade ettiği şey?!
Dün YUrdanur Teyzem çok kızdı bana eşyaların pozitif ve negatif enrjilerine inandığımı söylediğimde. kızmadı da "o kadar kitap okuyorsun nasıl inanıyorsun böyle şeylere?"dedi. Bir kolyem vardı.. Bir takışımda arkadaşın babası ikincisinde diğer arkadaşın dedsi öldü.. Sonra yazdığım defter bitti yenisini aldım ama hep kötü olaylar denk geldi yazarken. 1 defteri 1 senede bitirdiğimi göz önünde bulundurursak ÖSS maratonuna onunla gireceğim demekoluyor. Ya negatif enerji devam ederse. Büyükannemi kaybettiğimiz gün boynumda melekli kolyem vardı ya....
Bugün cumartesi... Güzel olsa gerek... Pazar gelmesin, hiç gelmesin... Babam aradı yazılarımla ilgili bir şeyler söyledi. Açıklama yapamadı gelse de sorsam... Ben bugün yazı yazdım adına "mücevhersiz" dedim...
Yıldızlı mı gökyüzü? Yarına umudumla mı gireceğim yoksa bulutlu ruhumla mı? Yıldızlı olsa keşke.. Yıldızlar ışıldasa içimde... İyi geceler ben bugün uyumayı özledim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder