Yerinde durmuyor hiçbir şey. Tozlanmadan, uzun uzun bekleyişin; bekletilişin yasını kusmadan, biriken öfkenin çığlık çığlığa duvardan duvara çarpışını görmeden; öylece uslu, eksiksiz ve mükemmel kalmıyor.
İçindeki bilmediğin bir kilitte bir anahtarı çeviriyor bazı anlar. Sonra kendi içinden fışkıran bir sürü canavarla ne yapacağını bilemez halde, kendine inanamaz halde, kendinden kaçamaz, kurtulamaz halde, can havliyle tanışmaya çalışıyorsun; bu yeni şeyle savaşmak zorunda olan sen'le.
Her seferinde, her farklı kilit dönüşünde, o dönüşü sağlayan itkinin varlığına sızışında bilmediğin bir yeni şey daha çıkıyor ortaya. Korkuç bir çoğulluğun içinde doğru -doğru, doğru bir sözcük değil- uyumlanabileceğin yolu bulmaya çalışıyorsun. Bedeninin tepkileri dahil oluyor buna, beyninin kıvrımlarının birbirini nasıl sıkıştırdığının hissi, özlemlerinin içinde yarattığı evren boşlukları, korkularının dipsiz kuyuları...
Kendinle tanışamıyorsun. Kendini kendinden başka hiçbir şeyle bu kadar utandıramadığını ve yüceltemediğini fark etmek otuzlu yaşların işi mi, dişil vahşiliğin mi, büyüdüğün ve ruhuna bir şekilde bulaşmış ve hiçbir deterjanla çıkmayan toprağın mı; kimbilir...
Kendini tanımladığın sözcüklerle anlatmıyor kimse seni. Hiçkimse seni, olduğunu düşündüğün insan gibi tanıştırmıyor bir başkasıyla. Sahi bulabiliyor muyuz doğru -doğru, doğru bir sözcük değil- kapsayanlarımızı?
Sonbahar, sonbahar gibi geçti. Ne tuhaf. Artık hiçbir şeyin bildiğimiz, öğretilmiş haliyle karşılaşamıyorken bu ilginçti. Koyu, azıcık kıvırmaya çalıştığında derin bir kırılışla paramparça olacak, kupkuru ve ıpıslak ve fazla rüzgârlı, ve yaprak döke döke çırılçıplak kalmış, eski anıların mahcubiyetine eklenen tebessümleri bir kenara bırakamamış, defterler arasında kurutulacak bir çiçek gibi..
Sanırım kurumaya bırakmadan önce bu sonbahara son bir can suyu da versem iyi olur. Bütün bu esrik öz arayışı içinde en olması gereken gibi; hiçbir şeyle üzerini örtemediğim o doğum lekesini gidip kucaklasam..
Gök yüzleri, göz yağmurları, güz kuşakları.
Hatırladığım gibi, hiç yaşanmamış gibi...