1 Ekim 2020

çamaşır iplerinden geriye'

 

Odamdaki küçük ışıkların en yakın arkadaşım tarafından romantik bulunduğu,

bazı romantik anların şarkısız kaldığı,

en sevdiğim yaşımın üzerinden sekiz sene geçtiği,

kalbimi yerinden oynatan barların ve parkların ve bankların çarpık kentleştiği,

bazı kokuların izini kaybettiği,

kalbimin zihnimi kurşuna dizdiği,

ve yüklemsiz cümlelerin gizli örtümüzün altına kaçtığı

gecelerin sabahladığı, 

sabahların utandığı

bir zaman, birkaç zamansızlık.


Bir yere gelmişim de varamamışım gibi,

öpülmüşüm de kızarmamışım gibi, 

düşmüşüm de kanamamışım gibi..


Özlediğim her şeyin toplamı ne ediyor,

trenler, sağır duvarlı bahçeler, bacaklarımı sarkıttığım korkuluklar, annemin kalabalıklar arasında elimi tutuşuyla tutunamayışlar, soğuk odalarda saklanan sandıklar, bir anneanne büyüsü gibi kalan çocukluk, ilkyaz gibi ilk gençlik, okuduğum her şeyden geriye kalan yarımşar hisler, otel odaları, bizim odalarımız, baktığımız deniz, İzmir, öylece bırakılmak bir aşkın dibinde, bir radyo kanalında ayrılmak her şeyden, bir nehirde yıkanıp arınmak dünden, yuvasız kalmak en bildiğin yerde ve bir çatı edinmek tepelerin ardında..Tutunacak dallar büyütmek tam da büyüdüm dediğin tarihte, uyunacak omuzlara konacak kanatlar çıkarmak yoktan..

 

Sevdiğim her şeyin toplamı ne ediyor.

Okunmayı seven cümleler, çatkapı gelişler, prangasından kurtulan salılar, yağmura bırakılan sevişmeler, inatçı oyunlar, sessiz masallar, gökyüzünün isimsiz renkleri..

Bedenimin içinde dolaşan, boşluklara yayılan, organlarımda sızlayan, tenimden taşan, zihnimi dörtnala atların rüzgârlara karşı koşuşu gibi dizgininden kurtaran ve her şeyi bir bütün halinde ehlileşmiş, uslanmış bir surete büründüren bu şeylerin içinde yüzüyorum.

 

Yıllardan çok önceydi. Şiir okuyorduk. Şiirle vuruluyor, şiirle kanıyorduk.

O zaman da gecelerimiz kısaydı,

ama şimdi, 

akreplerle yelkovanlar arasında esir.

Ne yazık, ne tuhaf, ne bilinmez,

belki de ezbere, belki de iyi ki'lerle..

 

Bir renk söyle bana,

ellerimi tut sonra.

Çünkü bir gece ancak böyle sabah olurdu yüklemsiz ayetlerle dolu kitabımızda ve rüya olmadığına yemin edebilecek olsam bile

rüya olmadığını iddia edemem bir şeylerin.


Sen anla.

 

 

8 yorum:

  1. Özlediğim herseyin toplami ne ediyor... çok güzeldi. Blogunuzu yeni keşfettim ve takipte olacağım. Kucak dolusu sevgiler bırakıyorum size💟

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim, çok teşekkürler. Sevgiler..

      Sil
  2. evet yıllardan çok önceydi şiir okuyorduk sadece bize ait olan kısa gecelerde, yaşarken canımızın acıdığı şimdi düşündüğümdeyse özlem hissettiğim kalp sızıları yaşıyorduk.. büyüdük mü acaba? büyüyünce mi böyle oldu? bilemiyorum. bişeyi kaybettim sanki ben ama neyi ..

    YanıtlaSil
  3. Kaybetmek değil de biraz içe kıvrılmak, sakınmak belki.. Büyürken korkuyor insan içindeki incitmekten, o yüzden bence biraz üzerine kilitler atıyor. Ama bir yere gelip de tam unuttuğunu sandığı yerde hatırlamak, hatırlayabilmek çok güzel, kendini duymak, sarılmak heyecanlarına, sızılarını usulca öpmek..

    YanıtlaSil
  4. En sevdiğim yaşımın üzerinden kaç yıl geçti! En sevdiğim yaşım hangisiydi! Bunları bilmiyorum ama özlediğim her şeyin sevdiğim her şeyden fazla ettiğini biliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevdiğim her şey özlediğim şeylere, özlediğim her şey sevgisiyle köklendiğim şeylere dönüşüyor...

      Sil
    2. Ne güzel demişsin, yine.

      Sil