9 Temmuz 2018

uyandım'

  
Ağırıma gidiyor. İçimde büyüttüklerim -ki onlar bazen yedi kat yerin altında papatya, bazen kışlara teninin kokusuyla salkım salkım diklenen sümbül, şüphesiz ki başucumda kabuk tutmuş dişi nar- üzülüyor. Bir şekilde, öyleden böyleden öznesi olamadığın cümleler için yedek kulübesinde bekletilmek gurur kırıyor. Beceremediklerimin cezasını fazla fazla çekmiyor muydum ki aldığım nefesle de böyle perişan bırakılıyor çiçeklerim inatla..

Hak ettiklerimizle hayal ettikerimiz arasındaki uçurumu kendimiz çiziyoruz ve çoğunlukla da hayatta hep mağlup tarafta kalakalıyoruz. 
Keşkeli çuvallar, belkili yamalar, kenarı yapışmayan, bir yerden sonra hiç işe yaramayan yara bantları.

Seçimlerimiz ve vazgeçişlerimiz arasındaki rulete de hep en ölümcül yerinde dahil oluyoruz. Ölmeye meylettiğimizden değil, öldürmeyip süründürenin daha uzun ömürlü ve afili olmasından. Hatıra olsun da rakı sofrasına konsun, kadehe su yerine gözyaşları dolsun. Delirelim de, ağrısından ömrün, yıkılış tam olsun.

Bir kendime bakıyorum, bir yollara, o yolların ardından dökülen sulara, hiç durmayan sularıma bir yandan, sorulmayan hatırlara, paylaşılmamış acılara, "ben"den sıyrılamamış "iyiliklere", biriktirip biriktirip birikemediklerimize... 
Olmamış diyorum. Olmamışız demek ki. 
Sen sır tutamamışsın, ben de sırtlanamamışım.

Bir çiçek kokusu gibi kalmayı başaramadıktan sonra hayatlarda, olmazmış işte bir şey; belki bir kuru yaprak; çıt deyip  kırılan daldan ha düştü ha düşecek.

İçini kaplayacak yeni bir mevsim olmalıydı adresin. Hani bahar değil, yaz değil. Mayısın orta yerinde, toprağın doğurganlığıyla bereketine vurulduğun, içine konduğun, yuvanı bulduğun, nefesi gökyüzünün en sevdiğin rengi gibi kokan ve ölüm döşeğinde can veren, üzerini örten, mavisiyle doyduğun ve sadece senin bildiğin bir koordinatta sürüp giden. Basit ama yıkılmaz.
Dokunmaya ya da bir yankı zerresi olmasına kıyamadığın.
Ona zarar gelmemesi için kendine zarar vermeyi göze alabileceğin.

Olmuyorsa, olmamıştır.

Belki de benim tarih sandığım şey; büyüttüğümü, kuruttuğumu sandığım tüm çiçekler bir rüyanın arka bahçesidir.

Ve belki de sadece 

"serin bir rüyanın hatrınadır çektiğim dünya ağrısı."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder