4 Ağustos 2015

öz


Geç kalan bütün açıklamalar itiraf. Ve hiçbir itirafımın hiçbir zaman telafisini beceremem. Sahici kalp yırtıklarının hoyrat yaratıcısıyım. "Bu kez olmasın" diyerek çıktığım tüm yollar, zarif teğellerden diri düğümlere, sağlam zincirlere, oradan da geri dönüşü olmayan dikiş atımlarına varıyor. Hangi ilmeği nereye geçirmemem gerektiğini öğrenemediğim çeyrek yüzyıl. Afsız ilerlemek, af dilenecek bir iyelik eki edinememek bütün yollarımı, mahallelerimi kan revan içinde bırakıyor. 

Karşıma yüklediğim "Benim gibi düşünse keşke" zorunluluğunun sorumluluğunu öğrenemediğim, hep yarım yamalak, bir yeri illa sökülmüş, fazla fazla kırgın hikâyeler dizisi. Bizzat yönetmeyim. Elimden gelecek olanın ayan beyanlığına inat, basireti sonsuza bağlı.

Kendini bilmek, bunu bile bile birilerini varlığınla incitmek.

Hayat beni affetmesindi.

6 yorum:

  1. Adsız5:58 ÖS

    Kendine karşı çok acımasız gördüm yazarı. Ve sanki üzgün? Oysa "kendini bilmek" -birileri kırılsa da- kötü olmasa gerek?..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
      Dikey ve yatay mutsuzluktan
      Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun..."

      Bazen ertesi güne mecal bulabilmek için öz eleştiri elzem ihtiyaç.

      Sil
    2. Adsız4:42 ÖS

      Sevginin acıması... Umarım işe yaramıştır. Şair eylülün sonuna gelmiş, ekimi bile tüketmekte. En son temmuzda kalmıştık unutmayın :)

      Sil
    3. İşe yaramak fiili sevgiyle birbirine ilişmiyor sanki pek. Hem ağustosa yürüdük. Eylül de gelir bu gidişle.*

      Sil
    4. Adsız7:06 ÖS

      Öyle demek istemesem de öyle oldu işte... Bir özür gerek. Sevgiye, "Yazar"a, ve "yazma"nın kendisine... Umarım kabul olunur...

      Sil
    5. Tartışmak, farklı yönlere bir başımızı çevirip bakmak besleyici bir şey. Özüre ne gerek var? Olsa olsa benden bir teşekkür gerek ilginiz, katkınız için.

      Sil