5 Ağustos 2012

ne mümkün...

Lokomotiflerini raylara dizemediğim kırmızı bir oyuncak trene benziyor bazen gündüzden geceye varan o dilimler. Yerleşikliğin hep göçebe olduğu yazlar var. A5 defterlere çizdirilen düz çizgilerin asla düz olmasını beceremeyen titrek eller, kalp sayfalarında da tökezliyor. Senelerin kotaramadığı bir aksaklık. Hep hissettirilen misafirliğin...
Bazen valizler toplamıyor saçtıklarını, olmayı beceremediklerini toplayıp başka bir yerin meydanlarına saçmaktan fazlasına yaramıyorlar.
Daimi bir sonra korkusundan ne akıp gidiyor yaşlandıkça ömür.. Öncesi ve sonrası olmayanın bir nefesliğinde debelenen bir şeyler..
Şimdinin sonsuz yorgunluğu hiç temize çekmiyor kendini.
Dünler aftan yararlanamıyor, yarınlar mahpusluğunu unutmuyor.
Bugüne ne oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder