Çünkü doğanın her sabah kendisini yıkayarak uyanışına şahitlik ediyor kıvrımlı rüyalarımız.
Yarının sil baştan kurulacağına olan inancımız, her birbiriyle aynı gün boyunca sürüyor.
Saçlarımızda çiy, saçlarımızda toprak, saçlarımızda su..; süzülüyor var oluşumuza. Dudaklarımızın kenarındaki çizgiye eklenen yasla, morla, gün ışığının yansımasıyla, tüketemediğiniz bir büyüyüşe ev sahipliği yapıyoruz.
Salkım söğütler gibi salınan suretlerimize gölge çalan bu coğrafyada, bir kıvılcım olabilmek için ateşlerden su eksiltiyoruz.
Mor gün doğumları çiziyoruz yalnızlığımızdan, mor uykusuzluklar biriktiriyoruz. İçimizdeki kızılı, gökyüzüne salıyoruz. Maviye karışıp, aksın aksın diye...
Uçurtmalarımızın takıldığı keskin ve acımasız tellerde bıraktığımız kan, sizin uykularınıza girmiyor.
Biz hiç uyumuyoruz bayım, tenimizdeki, ama acıyan ama aşkla tutuşan morlarla, ruhumuzda birer sessiz masal yazıp, başrolleri susuyoruz hep.
Kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder