7 Mart 2011

Kilidi olmayan anahtarla...


Bedenimden taşan bir karıncalanma var; kanı, rengini birlikte ayaklandırıyor.
Saçlarımın nice zamandır farkına varmadığım bir kıvrımı var uçlara doğru, ve göğüslerimde soluk aldıkça inip kalkan bir müge; zehrini kendine akıtan..
Rüyaların metal soğukluğuna çarpıyor şimdi gerçekliğim, sahi ben gerçek miyim?
Başlayıp da yarıda bırakmayı sevmediğim işler gibi şimdi her yeni gün. Bir başlangıca inandım ve sönmenin eşiğinde, titreyen bir kıvrımım işte yaşamın ucunda.
Bileklerimi sıkmasını isteyeceğim bahar dallarına az kaldı, her ne kadar haftanın her günü pazar rengine soyunsa da..
Sokaklardaki kaplamaların kırık köşelerini biliyorum artık ve içimin bulantısıyla yaslandığım duvar diplerini, diplerde biten bitkileri, üşüyen kedileri ve aksayan köpekleri..
Her akşam ikinci kez giyme fikrine ulaşmayan kumaşları katıyorum sabunlu sulara, onlar güzel koktukça kelimelerim kirleniyor coğrafyaların batısında.
Rüzgâr güllerinden derlediğim yarınlarda mum söndüren bir serinlik var.
Kasıklarıma değen çiçekli kumaş yırtıyor günü, titreyen bedenim aylara bile bölünemezken; yine rüya, yine çıkışı kayıp oda..
Uyumaktan korkutma beni dünya...

*fotoğraf: Lissy Elle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder