26 Aralık 2010

Sana yazıyorum, her mevsimin kalbe çaldığı bir zamandan..


Kelimelerin, içlerinde büyüyerek, şehirlere, kalplere ve olmayan dünyaların betimlenemeyen duygularına ilerlediği defterlere inanıyorum nice zamandır. Parmaklarımıza ulaşan yürek çarpıntılarımıza ve burukluklarımıza kol kanat geren, sarıdan sonsuz bir beyaza varan ağaç yapraklarına.. Bizi, sessizliğimizin tortularına taşıyan, gök gürültüsü gibi varlığımızı sarsan harf birlikteliklerine ulaştıran, ciltler ve yollar boyu, gizli kalmışlıklarla çoğalan defterlere..
Uzun mektuplar yazıyorum sana ve adımladığın dünyada, araladığın kapıların ötesindeki renkleri okuyorum zamansızca.. Seni özleten her dize biraz yarım, alabildiğim her soluk biraz şiir kalıyor birkaç mevsimdir; belki sekiz kimbilir dokuz..
Seninle en çok dönmedolaba binmek istiyorum ve bulutları öpeceğimiz mesafeden, turuncu defterime bir kış masalında yazdığın o cümleyi okumak, zamanı dondurmak ve kalbi durdurmak..
Yollara yaraşan müziklere es, şiirlere söz, resimlere iz olmak için, aldığımız nefesin en soluksuz daktilo darbesinden yazmak istiyorum sana; belki o zaman dönüştürebilirim üşüyen kışı, gelincik kızarıklığındaki bahara..
Ben, her mevsimin güzelliklerine inanan bir suyum, sen her mevsim ayrı zerafetle kapıyı çalan güneş..
Yarın başka bir sabah, gece yıldızsız da kalsa bulutlar en yumuşak battaniyenin altında..
Kırılmasın gamzen, kızarmayan kelimelerin gölgesinde. Salıncaklar var gökyüzünün yollarına uğrayan ve defterler..; kalp zamanlarına bilet..

1 yorum: