10 Ağustos 2010

bisiklet. çocuk. yaz.


Güne çiçek düşsün istiyorum ve bisiklet tekerinde dönsün yaz.
Sahi kaç kişiyiz bisikletlerden ve müziklerden ibaret düşlerle yaşayan, benim matematiğim hiç iyi olmadı. Kaçı bırakıp da gözlerimi her kimse ona bırakmayı beceremedim.
Biraz kırık, biraz ağlamaklı uyanılıyor bu şehirde günlere, belki eski ve kırık bir aynanın dökülen sırlarına bu hüzün. Ağıt yaktığımız gecikmişliği aşkların, belki de korkusu ılıklığa kapılmanın.
Yaz güllerine bezemek istediğim dizelerin yorgan altı sevdalarında bekliyorum seni, saati yok otobüslerin, mevsimi beklemede notalar.
Kaç sene önceydi bilmiyorum, belki iki belki üç, o caddede yürüyen yalnızlığıma seslenmiştim, burada başka kimseyle yürümezsin... Kaç yıl geçti üzerinden bilmiyorum, şimdi iki haneli rakamlara geçtim o caddede yürüdüklerimle. Hayat değişiyor, hayat yoksunlaşırken çoğalıyor. Hayat inançsızlaştırırken, acabalara düşüyor. Kavrulurken sokaklar, ayazlarından kaçıyorum kalbimin. Kalbim, kimin.
Her gün bileklerime takılıyor gözlerim ve sözlerin ve gözlerin ve yırtık davetlerin cüzdanımda solan. Kimden kalkıp, nereyede duraklayan vagonları var anlarımın, ve anlar yaşandıkça tebessümü kalan ve anlar gözyaşlarımın ırmak boylarında.
Bisikletler var şimdi, yeşil, çok yeşil ve yeşerikliğe aniden düşen kiraz taneleri. Ve sevişme mevsimindeyiz işte. Bir sonrakinden habersiz ve şimdikine tutunamadan. Bundan ibaretim bu yaz sonunda. Biraz şiir okumak, biraz şarkı söylemek, biraz aşkla yıkanmak... Basit yaşamak, yalın ve yalnız, bizlikten ibaret evlerde...
Buradayız, birbirimizle, köprüden önce son çıkış.

Sevdiğim şarkılarla seslen bana, sokak sokak, beklediğimiz yazlarda, denize yakın, yalınayak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder