12 Ocak 2010

Neva...


Dehlizler boyu ilerledim.
Kızıl şerbet, çarşafta yağmur kokusu...
Korkunun başucunda döndürdüğüm yel değirmenleri, bileklerimi öpen rüzgârla sevişti. Düştü gece, usul usul gerdanından... Saçılan inci tene, dudak izimi bıraktım.
Gamzene ilişmiş yakuta boyadım suları... Sular, aynası kelebek düşünün. Düşün, mızrak gibi yol alır yeşerikliğinde ab-ı hayatın.. Hayat bir avuç kızılcık şimdi kumlu parklarında çocukluğun.
Dizlerinde can bulan tohumları erguvanların, kar çiçeklerine yanaşır.
Yanar gece. Yanar med-cezirden yorgun gün batımları.
Nevası çalınır dalgalarıma parmak uçlarından dökülenin.
Yorgan altı sıcaklığında uykuların, bir derin hazar; karanlığa...
Hercaî uyanışlarında bir dem şahbaz iklim yansıması..
Rüya- yı kâzibelerden kurtul, düş şakâyık bahçelerine...
Çağlayanlar akıt perçeminden, gece olsun adın. Tadında mey, yatağında şimal yıldızı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder