1 Ocak 2010

"..ben senin gecendeki mavi..."


Suların mücevher olduğu haritalara demirledim düşlerimi..
Acıtan tek şey, deniz kestaneleri.. Kansız, gözyaşı tebessümle çoğalır o coğrafyalarda.
Eski bir kitabı anımsadım, deniz kabuklu kolyeler taşıdı, gerdanıma pembe çalarken.. Bileklerimi öpen varlığından koştum bulutlara.. Bulutlarda, tanıdık kokun... Kokunda bilinmezliğin ütopik serinliği..
Gözlerime yıldız düşüren dudakların, şeftali bahçesi...
Sularda kristallenen ismini, ismimde yüzdürdüm bu gece... Şarabî tadın çalındı dudağıma. Buharlaşan kimsesizliğim, melodisine ayak uydurdu soluğunun... Yarını bilmeden koştum ay ışığına, avuçlarımdan meneviş dökülür giysime, su...
Hayallerinin kıyısına vurdum...
Doğdum, geceden.. Dolunayın tutuştuğu kemiklerine tutundum. Gözlerimin derinliği, kelebek rengi...
Şefaffa boyadığım ruhunda, yeni doğan bebekleri günün.. Yıldızlanırım bekleyişiyle sevdanın... Kumsallar aşıyorum yaz arifesi teninde... Papatya yollarında yıllandırıyorum uykuları. Bu bir kış masalı, yaz sevdasıyla boyalı...
Görmeden, duymadan, bilmeden çözülen bulmacalarla çevrili coğrafyamıza ilişen yaz gülleriyle, yine, yeni, yeniden...
Uğramadan hiçliğe ve ayrılmadan başucundan düşlerin..
Suların mücevher olduğu yerde buluşalım bu gece, yarın gece ve tüm gecelerinde aşkın...
Sen, ben, denizatı ve kelebeklerle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder