5 Ocak 2010

ateş dilinde; kar..

Tutuşturdu yelken gölgelerini, beyaz teninden dağılanın... Kavuniçi bir raksa davet gönderen martılar, karabataklarla mektuplaşırlar..
Vapur tarifesinde gezinen sokaklarım, dakikasız yolculuklara gebe... Sokak sokak sızlayan adına çıpaladım nefesimi...
Ceketinin sol cebindeki buruşuk fişte eylül artıkları, güz; gerdanına yaraşır.
Otobüs duraklarından toplayıp garlara taşıdığım emanetleri uykularının, kar kokusu... Şerbetlenen tarçına seslenen kış masalı. Gün doğumlarını karşılayan yanık kahve kokusunun genzimde yer eden öpüşüne yansıman..
Mevsim taşıran tencerelerde kaynatıyorum yitik hecesini, katmerlenen öykü sonlarının... Her sonun kaderine doğurduğu yolculuklarla, bir kez daha çal, gece dolunaya doysun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder