7 Mayıs 2006

Kan dolu bir kuyuya attıkları kayalar kesti içimde tekrarlayan "nakarat gibi yağmuru"... Suyumu içtiler, kanımı donduran soğuğa ölümü işlediler. Çözülmemiş bir buzdum, şimdi buharlaşmış bir yokluk... Kızılımı aldılar, çıldırtıcı beyazlıklar içinde kaldım. Bir kasap gibi etlerin arasında, kanı yok olmuş cesetler arasında kaldım. Cehennemin bir ucu yangınmış, sürünerek varılan. Taş duvarlardan kıpkırmızı bir sıcaklık akarmış, damarlarımda kaybolana benzer. Sessizliğinde çığlıkların bir inmiş dizelerin kanat gerdiği. Karanlık bir girdaba benzer pergelin birleşmeyen iki kolu, bizim yaklaşamadığımız koyuluğumuz. Tiz bir çığlıktı suskunluk, ben sustum senin kızılın cesetlere makyaj oldu...

06.05.2006 - 10.50

2 yorum:

  1. Adsız2:58 ÖS

    Merhaba... Sizinle tanışmıyoruz ama ben bir tesadüf sonucu, oralara buralara tıklayarak yazdıklarınızı gördüm.. Nasıl oldu gerçekten bilemiyorum şimdi..Neyse, anladığım kadarıyla siz Önder Hocamın kızısınız...Bu nedenle sadece "merhaba" demek ve babanızın çok kıymetli bir insan ve çok önemli bir hoca olduğunu söylemek istedim. 2 yıl önce İYTE den mezun oldum. Adım Merdiye size "merhaba", Önder Hocama selamlar...

    YanıtlaSil
  2. Evet, ben Önder Hocanızın kızıyım :) Babamla ilgili düşünceleriniz için teşekkür ederim, kendisine selamlarınızı ileteceğim. Teşekkür ederim ulaştığınız, ve paylaştığınız için...
    Deniz

    YanıtlaSil