11 Eylül 2015

tek yön biletler mevsimi


Karşı koyamamak değil-di. Gidecek yer bulamamak hiç değil-di. Çünkü zaten hiçbir yerde olmanın cümlelerinden katlar çıkmaya aşinalık var. Eylül kendini yarılamaya yakın Tezer Özlü'yü  aramıza bırakırken tüm bunları öngörmüş olmalı. Yoksa bu eylülden başka bir şey olurdu.

Yaprakların henüz dökülmediği ama sararmaya başladığı zamanlarda insan, karşı koymak ve üstesinden gelmek üzerine güç bulabiliyor. Normal akışta. Yeşili daha yeşil görmek, maviyi kana kana içmek, zamanı  bir ağustos göğünün altında, örtüsüz  ve kavun kokusunu saçıldığı  bir masada kalmak arzusunda oluyor. Olur. O zaman ölümün yalnızca hüzünlü varlığıyla aramızdaki boşluklarda yer aldığı bir dilim ama. Böyle değil. Değil-di. Tarihin her şeyi kötüleştirdiği bu mevsim başlangıcında, hayır; kimsesizlikten de değil-di. Evet, tam da böyle hissediyorum, ama şu an kilitte dönen anahtar, kendimi bir fotoğrafa yerleştirmek arzumdan değil-di.  

Şu ömrümdeki en çaresiz anlar hep böyle başlıyor gibi. Bir "neden?"e cevap veremeyerek. Kendime, eylemime ve durumuma bir neden biçemediğimde. Biçip de o dürüstlükten hoşlanmadığımda. Bir yerden düşerken tutunacak yer aramak varken, gözlerimi daha da sıkı kapatmamdan.

Toprak kan revan, gözler çatlayan toprak. Mavi küskünlüğü. Ne göze, ne adımlara, ne yaşama, ne de gayretine kendini değdiriyor su. Kalp desen.. O zaten en uzak mesafe. En yakındaki en uzak. Korkutan nabız. 

Dürüst değilim. Belki de öyleyim. Tozunu alamıyorum belki de. Sadece gülümsemek özlenebilen bir şey. Ve dudak üşüyebilen bir koordinat. Her şeyin kendini bir acele soğuttuğu şu eylülde, sol omzu öpen günler sezilince... Ne bileyim; karşı koyamamak değil. Kanmak istemek belki. Kanamadığım bütün ayrılıkların dibinde çömelmiş taşlaşırken, penceredeki saksıdan yaşama mededi ummak gibi. 

Herkes gitti. Bu sefer sahiden, gerçek olan ne varsa gitti. Rüya gibi güzel olan demiyorum. İyisiyle kötüsüyle gerçek olan.  Ne öfkelerini, ne üzüntülerini gördüm duydum. Bütün hisleri beraberinde tanımladığın herkes, böyle hissiz, sessiz, bakkala gider gibi gidince...

Belki de sadece bundan.
Evde ses olsun diye televizyonu açmak.                                                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder