Güne minik notlar düşmek...
Gecenin kıpkırmızılığını, bembeyaz bir günaydınla taçlandırdık. Yine, göz alabildiğine kar aydınlığı..
Karların ortasında eşelenen bir kedi. Kar ve kedi yan yana düşüyorsa günde ve şu coğrafyada, varlığımıza yazılmış o masalı hatırlıyorum ister istemez; isteyerek..
Akşamın üzerimize bırakacağı, o çok sevdiğin dilin kelimeleri de peri tozu değil de ne?
Bazen bir alan yaratmak istiyorum. Sokakların tozundan çamurlanan bir bozuk paranın ayak ucuna değip de parlaması gibi olsun diye. Sonra vazgeçiyorum. Belki de geçmiyorum. Ya da en görünmezi arıyorum, sen öylesini seviyorsun.
İçime çaylar demleyip, özlemlerime kahve pişiriyorum. Biliyorsun, bu öğle yemeğindeki krem karamel de sana adres olacak, iç kamaştıran gün batımı renklerini patlatıp içimde ve omuzlarımdan akarken ayna karşısı ruj tutan elinin serinliği..
Bardaklarını saklıyor musun hâlâ, içtikçe güzelleştiğin karışımların, kokluyor musun yazı, bir kışın bitmek tükenmek bilmeyen penceresinde..
Güzel kız.. Güzel kız...
14.03.2012/ bin yüz on altı
*fotoğraf: Annette Pehrsson
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder