
"..Yerde kalmış vicdan izleri arasından
Öldürmedim bak kendimi..."
Öldürmedim bak kendimi..."


Başka bir yol bu. Dümeninde onun elleri var. O ; rengini henüz berraklaştıramadığım bir sakinlik. Bazen suda taş sektirir gibi seçtiği cümlelerle, içimde kıyılar kuran, bazen vuramadığım dalgaların geometrisini zorlayan...
Söyle, anlaşılmaz adam, kimi seversin en çok, ananı mı, babanı mı, bacını mı, yoksa kardeşini mi?
Bu çığlık çığlığa sessizlikte tenim yırtılıyor, içim kan revan içinde... Gökyüzünün tüm bulutları, gözlerime değen kötülüğü perdelemek için birbirlerini ittiriyorlar sanki.
Ben zamanı avucumda sıkı sıkı tuttuğumu, yelkovandan köprüler, akrepten sokaklar kurduğumu sanıp da nasıl kilit takmışım en diri dallarına zamansızlığın.. Takvim yapraklarındaki değişen ağaç renklerini takip ederken, evimize, bizim evimize uğramayan rakamlar, kağıtlarımızın kenarlarında, gerçekliğe düşülen not olsun diye kalmış.
