27 Ocak 2014

s'


Başlayıp bitirilmeyen her şeyin gölgesi geceye düşüyor. Gece karanlıktan daha karanlık.
Hayallerin bile tek ayak üzerinde, cezaya durduğu bir takvimden çekip çıkarılmaya çalışılan birkaç şarkı peşi umudum kaldı.
Körelmiş, paslanmış yanıma üfleyecek rüzgârların coğrafyasını arıyorum.
Beckett "Denedin, yenildin, yine dene, daha iyi yenil." derken ürkek üşümelerinde miydi bir bozkırın acaba..
Olduğum yer, olacağım yer, olmak istediğim yer ve olmak istemediğim yer arasında sonsuz ve essiz ritmi kalbin.
Bir yerde düşecek hızdan.
Bir yerde pes edecek.
Bir yerde yine ağlayacak.
Daha çok ağlayacak.
Ne zaman tükenecek.
Yorgunluğun çok kalın kıvrımlarının arasında ezilen bir şey içimdeki nefes.
Bazen sadece gün doğumunu karşılayacak uykusuzluğu biriktirdiğimiz için mutlu olduğumuz olurdu,
şimdi bir sonraki dakikaya çıkıp çıkamayacağının hesabında,
her an tetikte, her an çaresiz, her an beyninin zenginliğini kurtuluş yolları planı yapmaya harcayan,
bitap ama mecbur..
Bir yerde durulacak mı,
O durakta kim olacak,
Kendine ait bir pencerenin ardından yeni günün yeri kendini bulacak mı..
Korkuyorum.
Neyse ki hâlâ bir ihtimal var.

23 Ocak 2014

aynı daldan...


Bilmiyorum ki neresindeyiz hikâyenin.
Bir başlangıcı vardı, bir son da çalıp çırptık bir yağmur altında ama..
Birbirine eşitlenmeyen bir şeyden tamamlanmış bir süreç çıkar mı emin değilim.
Yoluna inanıyorum.
Bir zamanların tutulmasa da, tutulması çok arzulanan sözlerine de.
Başka yerlerin zamanlarına, ve o zamanların kimi zaman yanaklarımıza değip geçtiğine de.
Bunun aşağı yukarı çikolatalı süt gibi bir tadı olduğuna..
Müziğine inanıyorum.
Müziğime inandığını biliyorum.
Bir korsan hikâyesinin kenarındaki mavi kuştan olacak..
Bildiğim şeylerden bilmediklerimi çıkarınca alışılagelmiş bir şeye ulaşamıyorum.
Sen şimdi git, ama yine gel, çünkü belirsiz de olsa zamanın birinde anlatacağım masallar için derelere, tepelere ihtiyacım olacak.

16 Ocak 2014

durmak bilmeyen..*



"Sen de yazsana." dedi.

Öyle kolay, öyle herhangi bir konunun arasında, öyle sıradan bir öneri gibi.

Fazladan bir coşkunluk veya tedirginlik hissetmeden.

Ayların birbirini ittire kaktıra gittiği, bizim dar bir çemberde birbirimizi ezip yok ettiğimiz zamanın arasında bir yerde..

İyi olur diye değil.

Kötü olur diye de değil.

Öylesine demiş olmak için.

Okumayacağı veya okumaktan dolayı kalbinin farklı bir ritim kazanmayacağı hiçbir şey için böyle cümleler kurmamalı insan.

Fark etmeyecek şeyler için.

Fark yaratmayacak şeylerin üretim aşamasında bir sıkıntı yok zaten.

Kalbimdeki ağırlıklara bir yenisinin eklenmesi bir cümle sürdü.

Zaten iyi olan ve kötü olan her şey topu topu birkaç cümleyle vücut buluyor.

Ellerimin ağrısından habersizken nasıl dedi öyle "yaz" diye..

Ellerimin ağrıdığını bilse kalbimin de ağrıdığını kestirir miydi, bilmiyorum.

Başka insanlar tanıdım.

Başka türlü insanlar.

"Yaz" demeden, kalemin kendilerine vardığı.

Ne yazayım şimdi, tebrik kartı mı?

Bir tek oradaki cümlelerimi okumaya tahammüllü birine nasıl anlatayım.

Neden anlatayım.

Zihnim Harmandalı'ndan halliceyken, unutmak olmaksızın ilerleyemiyorken, hadi bir kez daha karşılıklı ama birbirimizi görmeksizin unutalım.

Başka türlüsü çeyrek yüzyıldan sonra zor.

8 Ocak 2014

uzun zaman olur ki


Saatlerin sevdiğim bir yerindeyiz ve bu noktada cam dibi monologlarına girişmeyeli epey oldu. Buna sebep salt akıl karmaşası, kalp karmaşası, hayat karmaşası değildi. Kendimin sokaklarında çıkmaza düştüm.

Hiçbir şeyi düşünmek ve yaşamak istemeyip, her şeyi düşünmek zorunda kalıp, yaşamaya mecbur edildiğim bir yerde gece dilimlerinin ayrımları kendini hüsranla anımsatıyor.

"Ağlama artık.." dediği için uyuduğum, çok uyuduğum ve dahi uyanmak istemediğim çok zaman biriktirdim. Uyanıkken engelleyemediğim pek çok şeyden biriydi bu. 

Kağıt mendil soğukluğunda bir teselliden bahsetmiyorum.

Birinin gözyaşımdan bıkmasından da.

Usandırdığım ruh hallerim oldu ama gözyaşımın üzüntü yaratması, bunun dillendirilmesi..; bu, sıcak, kazakla sarmalanmış bir omuza öyle yatıp orada kalmak istememe neden oldu.

Uyuyabildiğim kadar uyuyorum.

Başka türlüsü zor.

Ayılmak zor.

Ayıkken hayata katlanmak daha zor.

Bir yerde, unuttuğum ve güzel, dışarıdan izlesem asla yorulmayacağım bir rüya göreceğimi düşüne düşüne...

Öyle öyle uyumazsam..

Uyanıkken gördüklerimle mücadele edemiyorum.

Bütün 03'lerden özür dilerim..

Buluşacağımız yerde başka türlüsü olsun, eskisi gibi, eski ve kalpteki sızısı hüzünlü, yine de tebessümlü gibi, en çok da unutmak istemediğimiz gibi...